Şükrü Hoca
Ali Fuat Cebesoy konuşuyor: "Isparta ve Afyon'u muhafaza edebilsek, Eskişehir'deki İngilizler'i atmak mümkündü. Bu 2 şehrimizde, 2 din adamı, başı sarıklı 2 mücahit başa geçti ve milli kuvvetleri tecrübeli kumandan basiretiyle teşkilâtlandırdı; kumandayı bizzat ellerine aldılar. Isparta'da Hafız İbrahim Efendi, Afyonkarahisar'da Hoca İsmail Şükrü Efendi..."
***
Şükrü Hoca (Çelikalay), 15 Mayıs 1919'da İzmir'in işgali üzerine Milli Mücadele'ye katıldı. O günü şöyle anlatıyor: "Hacı Bayram Camii'nde cuma namazından sonra kürsüye çıktım. Memleket ve din tehlikede kalırsa, 7'sinden 70'ine kadar bütün Müslümanlar'ın cihadla mükellef olduğunu anlattım. Mustafa Kemal Paşa'nın teminatını söyledim. Cemaat ağladı, ben ağladım. Nihayet arkamdaki ilmiye cübbesini çıkararak, asker elbisesiyle, başımda sarık, kürsüde ayağa kalktım. 'Asker kıyafetiyle cepheye gidiyorum; memleket ve din kurtuluncaya kadar düşmanla çarpışacağım; memleketini ve dinini seven benimle gelsin' dedim. O gün akşama kadar 700 silâh, 600 mücahit, 120 at toplanmıştı..." İşte cihad, böyle bir durum için geçerlidir. Ama bunun için de "iman dolu göğüsler" gereklidir. Dinmeselelerde caydırıcı davranmamak milli güvenliğe önem veren herkesin görevidir.