Türkmenbaşı altın heykelini beraberinde götüremedi
Saparmurat Niyazov, birdenbire ölüverdi. İslâmiyet'te güzel bir söz vardır: "Hiçölmeyecekgibiçalış,yarınölecekmişgibiibadetet." Saparmurat ise hiç ölmeyecekmiş gibi yaşadı. 12 metrelik altın heykelini bile diktirtti. Kendisine, herhalde Atatürk'ten ilham alarak Türkmenbaşı ismini verdi. Aynı zamanda, Ocak ayını da Türkmenbaşı olarak isimlendirdi. 4'üncü aya, annesinden esinlenerek Kurbansultan dedi. Gazetelerden okuduğumuza göre, doktorların Hipokrat Yemini'ni bırakarak, şahsına yemin etmelerini bile istedi. Diktatörlüğünü yerleştirmek üzer e, "Ruhname" isimli bir kitap yayımladı. Bu kitapta, "Hiçbirdemokrasibizimkindeniyiolamaz" düşüncesini savundu; yeni bir ideoloji yerleştirmeye çalıştı. Türkmenlerin böyle bir diktatörü sevdiğini hiç sanmam. Ama, içlerine bir ateş düşmüştür muhakkak. "Babasız" kalmanın korkusunu yaşıyorlardır. Ekseriya demokrasi olmayan ülkelerde görülür bu gibi endişeler. "Babamızölüncebizneyaparız" kaygısı. Alternatifsizlik, Türkmenleri yeni bir diktatöre itaat etmeye sevk edecek herhalde. Dünyanın en büyük doğalgaz üreticilerinden biri olan bu ülkede, "Amankargaşadoğmasın" diye, birçok devlet "Düzenaynışekildedevametsin" görüşünü benimseyecektir. Niyazov, 27 Ekim 1990'da Türkmenistan'ın ilk cumhurbaşkanı oldu. Toplumun henüz demokrasiye hazır olmadığı gibi sık sık kullanılan malûm bir gerekçeyle, kendisini "TürklüğünParlakUldızı"ilanetti. Kalemealdığışiiri,nasılbirrejimkurduğununişaretleriniveriyor: "BenTürkmenruhuyum/Sizealtınçağıgetirmekiçinyenidendoğdum/Bensizinkurtarıcınızım/Dostlarımıbağrımabasarım/Düşmanlarımaacımasızım/Benimbakışlarımkeskindir/Herşeyigörürüm/Biryerdesinekuçsabilirim/İyilikdeyapsanız,kötülükde/İkisinidegörürümgözlerimle" Zenginliği ve kudretiyle Saparmurat Niyazov, belki de ölümsüz olduğunu düşünmeye başlamıştı. Ama işte ölüverdi. Onu, Yunus Emre'nin bir şiiriyle yolcu ediyoruz: "Malsahibi,mülksahibi/Hanibununilksahibi/Maldayalan,mülkdeyalan/Gelbirazdasenoyalan"