Yeme alışkanlıkları kişiden kişiye değişir. Ana öğünlerde az yiyen, ancak gün içinde zaman zaman atıştıranlar, sorunlarının üstesinden gelemediklerinde çok fazla yemek yeme veya yemek yememe ile kendilerini ifade edenler vb.
Yapılan araştırmalarda, çocukluk döneminde güven duygusundan yoksun kalan kişilerin, daha sonraki dönemlerde bu güven duygusunu, yeme davranışını denetim altına alarak sağlamaya çalıştığını göstermiştir. Bununla birlikte genetik yatkınlığı da unutmamak gerekir. Ayrıca medyanın da önemli bir kültür etkisi oluşturduğu da araştırmalar sonucunda kanıtlanmış bir durumdur.
(Medya ve oyuncak sanayi, çok küçük yaştaki çocuklara, ideal beden imajları sunarak ne yazık ki sağlıksız kilo oluşumuna neden olabiliyor) Yeme Davranışı Bozuklukları Yemeyi reddetme şeklinde kendisini gösteren davranışa, anoreksiya nervoza (iştah kaybı) adı verilmektedir. Bunun daha farklı bir şekli ise, bulimia nervoza adını almaktadır. Psikolojik sorunları, sıkıntıları aşırı yemek yeme ile gidermeye çalışmak obesite denilen yeme davranışı bozukluğunu ortaya çıkarmaktadır.
Gerek gıdayı reddetme şeklinde ortaya çıkan anoreksiya nervoza gerekse aşırı yeme şeklinde ortaya çıkan obesite gibi yeme bozuklukları; mutsuz bir çocukluk dönemiyle ilgilidir. Aile içi şiddet, boşanmış anne baba, taciz, okul sorunları, iş sorunları ve benzeri psikolojik, sosyolojik ve biyolojik nedenlerden kaynaklanabilmektedir.
Anoreksiya Nervoza Bazı kişiler, kilo almaktan aşırı derecede korkarlar ve yemek yemeyi, yaşamlarında, kendi denetimleri altında tutabilecekleri tek olay olarak algılarlar. Onlar için yemek yememek ve kilo verebilmek, kendilerini güvende hissetmenin tek yoludur. Bu tip kişiler, gittikçe daha az yiyerek ve daha fazla egzersiz yaparak güç kaybeder, yorgun ve zayıf düşerler. Dikkatlerini toplamakta zorlanır ve depresyona girerler. Çünkü aslında Anoreksiya nervoza, kendini bir şekilde açlığa tutsak etmektir.