Günde 25 saat haftada 8 gün çalışan "devlet görevlisi" var mı sorusunun tek yanıtıdır ormancı.
Mesaisi hiç bitmez, bayram seyran, tatil izni nedir bilmez.
Kuru kuruya övgü diye, abartayım gönüllerine hoşluk vereyim diye yazmıyorum bu satırları. Duyduklarım, okuduklarım ve bizzat gördüklerimden süzüp anlatıyorum. Sadece kendilerini de değil aileleriyle birlikte yaşadıkları bu zorlu yaşamı herkes bilsin saygıda kusur etmesin onlara diye yazıyorum.
NE TATİLİ
Mesela Hüseyin Akgül adlı bir ormancı çocuğunun duygularını paylaşıyorum öğrenin diye.
İnanılması güç hikayesinde bakın ne diyor; "Bir ormancının çocuğuyum. Babam Kemalpaşa'da, Urla'da uzun yıllar Orman İşletme Şefi olarak görev yaptı. Çocukluğumda, bir kere bile tatile, denize gidemezdik. Babam çok titizdi.
Bırakıp gidemezdi. 'Yerime vekalet edecek olan ormanlarımı benim kadar tanıyamaz. Orman içini, yolları bilemez. Su kaynaklarının yerlerini bilemez.
Köylerini, köylülerini bilemez.
Bir orman yangınında ne yaparlar sonra! Boş verin bu yılda gitmeyelim tatile' derdi.
Ormancı ailelerinin ortak kaderidir bu. Seneye, seneye, seneye, o sene hiç gelmez.
Babaların mesleki özellikleri, onları bir ağaç gibi, nerdeyse bulundukları yere kökleriyle bağlar.
KABUS GİBİ
Aile öykümüzü anlatayım size: Bir gün annemle babam günü birliğine Manisa Turgutlu'ya gider. Akşam dönerken, Belkahve yakınındaki ormanda duman görürler.
Babam arabayı yol kenarına çeker, dalar yangının içine.
Orman İdaresi'nin yangın söndürme ekipleri de gelir.
Buralar rüzgarı şiddetli olan ormanlardır, yangınlar çok hızlı yayılır.
O gece babam, yepyeni elbiseleriyle, sabaha kadar, diğer insanlarla birlikte yangınla boğuşur. Sabahleyin 9-10 saatlerinde yangın kontrol altına alınmıştır, ama babamda da adım atacak güç kalmamıştır.
Yangın sahasından İzmir'e dönen bir araca biner babam.
Evimize gelir. Ateşten dumandan isten kapkara olmuştur. Elini cebine sokar.
Anahtar yok. Çünkü arabada.
Araba nerede? Olay yerinde.
'Hanım biliyor musun nettim?' diye bağırır ama hanım da orada araba içinde. Hemen geriye yola koyulur babam.
Anamsa saatlerce yangın yerinden dönmeyen eşini, 'İnşallah yangının içinde başına bir şey gelmemiştir' diye dualar ederek beklemektedir". Bir de dip not benden. İlk yazıda anlattığım merhum sanatçı Erkan Ocaklı da bir ormancı çocuğuydu. Bilesiniz istedim.