Madenci yerin yüzlerce metre altına girer kömür çıkarır. Saatler sonra dışarı çıktığında güneşi görür ve kömür tükürür. Sadece çıkardığı bu cevher değildir siyah olan, üstü başı, yüzü gözü de kapkara olmuştur madencinin. Baca temizleyicisi olmanın da benzer bir sonucu vardır. Adam bacayı, bacaları temizler, akımı, sirkülasyonu sağlar güvenli ısınmayı, havalanmayı gerçekleştirir.
İYİ ISINSIN DİYE Ama onun da bedenine, giysilerine kurum, is, zift bulaşmıştır. Ne bu kılık? Hangi sağduyulu insan bu iki işin ağır işçilerine; "Sen ne pasaklı adamsın. Şu kılığına kıyafetine bak. Üstün başın rezalet!" diye hesap sorar ki? Yığınlar iyi ısınsın, iyi aydınlansın, konforlu, sağlıklı yaşasın diye elbet birileri çıkacak, her yanı is pas olma pahasına yapacaktır bu işleri. Gazeteci de bu anlamda biraz madenci gibidir. Bin dolu kirli paslı işi gömülü durduğu, sotalandığı toprak altlarından çıkarır sunar.
NELER NELER O arada kendi üstü başı da toza çamura bulanır elbette. Her gün önünüze gelen, "Vaaay neler de oluyormuş" dediğiniz haberleri bulup çıkaran meslektaşlarımızın kılığına kıyafetine deli dolu hallerine takmayın kafayı. Onlar yer altlarına para pul için, keyif ya da kişisel çıkar için değil cevherler bulabilmek adına iniyorlar. Hor görmeyin, yanlışa düşmeyin. Onları terli ve tozlu alınlarından öpüp helal olsun çekmeyi deneyin.