
Öpülmekten mosmor kesilmiş dudaklar mıdır beklediğiniz? Saçlarınızı bir akşam alacasında sık taraklar gibi harmanlayan eller mi arzuluyorsunuz? Karşınızda gözleri kamaşık, içi ayran mayası yüreği akkor bir sevdalı mı dikilsin hep? En tılsımlı fısıltılar onun ağzından aksın öyle mi? Üleşsin, bölüşsün, çoğaltsın "kendinizi" sayesinde ha? Mısraları huyunuza, masalları duygunuza, aklını layığınıza halayık etsin, kölelesin demek? Bütün çarpımların toplamı size çıkan tuhaf bir kerrat cetveli, tek sizin tebeşirinizin yazabildiği kara tahta bir talih, suskun feryatlarla içinize gömülmüş taşsız bir mezar betonu; işte siparişiniz.
Kandırıklara gafletli, yalanlara çoktan inanık, hüzünlerine epeydir makyajlı palyaçonuz'hazır ol'da ve karşınızda, emredin!.
KUYU ÇIKRIĞI Sürün tarlasını dilediğinizce. Damarlarında kan yerine siz devinin. Aklının penceresini her açtığında yüzünüz vesikalık bir manzara olsun bakışlarında. Sonra size hep ninniler söylesin; uyutmayan, büyüten. Yanlışlar yapmasın; zaten ne haddine? Saf kalabilmiş yanlarınızı bin kuyulardan çıkrıklasın, gün yüzü göstersin onlara. Aymazlıkların seralara eksin, hormonlasın, ilaçlasın, gür etsin. Siz gülün, kahkahalarınız kalp kapakçıklarında gürlesin. Şenlenin, eğlenin,'sev'lenin belki evlenin. Heykel dursun ya da korkuluk daha iyisi. İrin dolu bir gece kazasından ağır yaralı kurtulsun, içindeki'seni' öldürme pahasına. Kim bilir sen belki de şaşır; "Niye böyle bitti?" de.