Bakir Aytepe büyülüyor Yeşilin her tonuyla bezeli harika bir doğada; safari, yürüyüş yapıp, akşam da bungalow evlerinde konaklamaya ne dersiniz? O halde İzmit Aytepe tam size göre
Arkadaşım Mehmet'le akşam telefonlaştığımızda belli oldu ki Pazar günü İstanbul'da kalmak bize sıkıntı verecek. "Hadi sabah buluşup yürümeye gidelim" dedim. O da 'tamam' deyince hazırlıklara başladık. Her zaman olduğu gibi sabah 8'de buluşup yola çıkıyoruz. Aytepe'den Menekşe Yaylası'na doğru yürüyeceğiz. Hem de Veysel Dayı'nın su deposunda sürekli yanan ateş olduğundan ızgara türü bir şeyler de yapabileceğiz. Bugün kırmızı et almayalım diye düşündük. Artık tavuk kanadıyla yetineceğiz. Nevalemizi de tamamladıktan sonra Yuvacık'a doğru yola çıkıyoruz.
YUVACIK'IN DOĞA DOSTU Yuvacık Barajı bitiminden hemen 1 kilometre sonra sağda Karaaslan Alabalık tesisleri var. Oraya dönüp içinde eski köy evlerini andıran divanlarda oturarak sıcacık odun sobası başında sabah kahvaltımızı yapıyoruz. Akşama erken dönebilirsek burada bir de alabalık, üstüne de kaşarlı mantar yemeyi hayal ediyoruz. Tesisin sahibi Sedat Karaaslan tüm trekking'çilerin tanıdığı ve dostu. Doğasever, güleryüzlü, sıcak bir insan. Bu bölgenin doğa turizmine daha çok katılabilmesi için çalışıp duruyor. Ormanın doğallığını bozmadan ahşap konaklama yerleri yapmış. Bölgeye gelen gruplara her türlü rehberlik imkanını sunuyor. Şimdilerde jeep safari de yapmaya başlamış. Bu yıl bu mevsimde hâlâ yeterince kar yok. Oysa geçtiğimiz yıllarda Menekşe Yaylası'na çıkmak için diz boyu karlarda iz açmak gerekiyordu. Aytepe'ye ulaştığımızda hiç de öyle diz boyu kar filan olmadığını anladık. Aytepe'de aracımızı bırakıp Veysel Dayı'ya doğru yarım saatlik bir yol inişimiz var. Yaz aylarında buradan araçla inebiliyorduk.
DAĞDA KARŞILAŞMA Veysel Dayı'nın mekanına ulaştığımızda çeşitli tur ve bağımsız gruplardan doğaseverlerle karşılaştık. Tanıdık kimseler de var. Tanıdıklarla karşılaşmak doğada her zaman mümkün oluyor. Kimileri Menekşe'ye çıkacak, kimileri aşağı Servetiye Köyü'ne doğru yürüyecekler. Biraz burada oturup çay içtikten sonra kendimizi Şahintepesi'ne çıkan dik yokuşa vuruyoruz. Menekşe Yaylası'na çıkmak için Veysel Dayı'dan sonra yaklaşık 1 saat süren yokuş her zaman insanı terletecek dikliktedir. Şahintepesi'ne çıkınca Soğukdere Kanyonu'na tepeden bakmanın keyfi bir başkadır. Vadinin derinliği insanın içini boşaltıyor. Bu nefes kesen manzaraları izleyip fotoğraflar çektikten sonra Menekşe Yaylası'na doğru yeniden yürümeye başlıyoruz. 2 kişi olunca yavaş yavaş, lay lay lom modunda ve sohbet ederek yürüyoruz. Kar toprak yüzeyini örtmüş ama çok az. Yürümeyi etkileyecek boyutta değil. 1 saat kadar yürüdükten sonra güneş de iyice aşağı inmişti.
AYIYLA BAKIŞMAK Tam da ilkbaharda birkaç arkadaşla burada yaptığımız bir yürüyüşte bir ayıyla karşılaştığımız yere gelmiştik. Bunca yıl doğada gezerim ilk kez bir yabani hayvanla bu kadar burun buruna geldiğim bu yerin kuşkusuz bende anısı olması kaçınılmazdı. Ayı sanırım bizim kokumuzu aldığından süratle ormanı yararak bize doğru gelmişti. Ama birden karşısında bir grup insan görünce "Aaaaa bunlar insanmış ya" dercesine gerisin geri kaçmaya başladığında gerçekten de yeryüzünde insandan daha tehlikeli bir yaratık yok düşüncem pekişmişti. Birden ayıyla yüz yüze geldiğim o anda hiçbir şey hissetmemiştim. "Doğada sen ona zarar vermeye kalkmazsan hayvan sana zarar vermez" gibi keskin bir inancım var. O yüzden de hiç korku filan duymadan ayıya bakmıştım. O da saniyelik bir an içinde gerisin geri kaçıp gitmişti. Kim bilir belki de daha ne olduğunu kavrayamadan ve korkmaya zaman kalmadan ayı ortadan kayboluvermişti. Her zaman bu bölgede ayıyla karşılaşmak mümkün. Çünkü aslında bu Aytepe denen mevkiinin gerçek adı Ayıtepe'dir. Ayı bol olduğu için bu adı almıştır. Neyse aksini yaşayıncaya kadar da hayvanlar hakkındaki bu kanım değişmeyecek sanırım. Burası ateş yakmak için iyi bir alandı.
KARDA ATEŞ Geri döndüğümüzde Veysel Dayı'nın orada tavuk ızgara yapmaya kalksak akşam olacaktı, eh biraz da acıkmıştık. Yanımda da Mehmet gibi bir ateş yakma uzmanı olunca ne yaparız: Biz ateş yakarız. Çantamı karıştırırken birkaç sayfa A4 kağıt da bulunca oldu bu iş dedik. Mehmet kuru yapraklar, üstüne ince dallar sonra da ormanda gani olan ağaçlardan koyarak bir güzel ateşimizi yakıverdi. Ağaç dallarından da çöp şiş imal edip tavuk kanatlarını ateşe verdik. Bir süre sonra artık karnımızı doyurmuş adamlar olarak elbette daha mutluyduk. Bu arada akşam karanlığı da çökmüştü. Ufukta batan güneşin kızıllığı, doğada karın beyazlığı ve ağaçların arasına süzülen ışık huzmeleri şiirsel bir tablo oluştururken biz geri dönüşe geçmiştik. Güneşli ve yürüyüş için oldukça uygun bir günde doğada olmanın keyfini yaşamak güzeldi. Veysel Dayı'nın yerinde de zaten kimsecikler kalmamıştı. Aytepe'ye çıkıp aracımıza ulaştığımızda saat 9'u gösteriyordu. 9 saatlik ama sohbet modunda bir yürüyüş yapmıştık.