Karlı dağların büyüsü İlkbaharda gittiğimiz Kılıçkaya bölgesini bu kez kış koşullarında yürüdük. Yoğun kar altındaki çamların güzelliği karşısında kendimizden geçtik
Bugün daha önce bu sayfada anlattığımız Kılıçkaya bölgesinde başka bir parkur deneyeceğiz. Üstelik bu kez kış koşullarında ve muhtemelen yoğun karda yürüyeceğiz. Özellikle Kılıçkaya'nın kuzey yüzünde fazlaca kar olacağını sanıyorum. Ayakizleri Grubu genelde maceraya açık bir yürüyüş üslubu benimsediği için bana da uygun düşüyor. Grubun lideri ve rehberi Hüseyin Şişman'a telefon edip pazar yürüyüşüne katılmak istediğimi söyledim. Yer kalmamıştı ama geniş katılım talebinden fire veren çıkar diye düşünüyordum.
HEM ŞİŞMAN HEM DE EN ÖNDE Hüseyin Şişman'ın, soyadının çağrıştırdığı kadar olmasa da topluca bir yapısı var. Ama hem iyi yürür hem de macerayı sever. 15 yıldır onu tanırım; birlikte çok dağlar aştık, çok ormanlar geçtik. Dağları en iyi koklayan adamdır. GPS ve pusula kullanmayı sevmez ve doğal olarak grubu hep doğru noktalara çıkarır. Kuşkusuz doğada olmanın en kışkırtıcı yanlarından biri de zaman zaman yolumuzu kaybetmektir. Ne var ki bu Bektaşi şeyhi gibi önümüze düşen adam bizi hep mutlu sona ulaştırmıştır. Bu parkuru 55 kişiden oluşan kalabalık bir Ayakizleri grubuyla yürüyeceğiz. Kalabalık olmanın keyifli yanları var kuşkusuz. Ama yeni katılımcıların etkisiyle grubu yavaşlatan etkenler de arttığından, doğal olarak yürüyüş süresi uzuyor. Kimi zaman da hızlı yürüyenlerin aceleci davranışları, öndekilerle arkadakilerin arasını oldukça açabiliyor. Ali Fuat Paşa'da ilk molamızı verip öğle nevalesi olarak helva ve peynirimizi alıp Taraklı'ya doğru yola çıkıyoruz.
ZİRVEDE DOST GRUPLA KARŞILAŞTIK Hark Köyü'nden Kılıçkaya'ya doğru yürüyüşe geçtiğimizde saat 11.50 idi. Yaklaşık 2.5 saat kadar yukarıya eğimli yürüyeceğiz. Çok sert bir çıkış olmasa da 800 metre rakımlı Kazkıran geçidinden hemen sonra başladığımız yürüyüşümüz 1525 metredeki Kılıçkaya orman gözetleme kulesinde en yüksek noktaya ulaşacak. Zirvenin solundaki bele çıktığımızda rehberimizin seçenek sunması karşısında az sayıda kişi aşağıda kalarak grubun çoğu dik yokuştan tırmanışa geçti. Yardımcı rehber Selim'in liderliğinde kuleye çıkışımız yaklaşık bir saat sürdü. Kuleden tüm bölgeyi izlemenin keyfi kuşkusuz tartışılmaz. Kuleye çıktığımızda Adapazarı bölgesinden daha önce kardeş doğa grubu ilan ettiğimiz Ultima Doğa Sporları Derneği üyeleriyle karşılaşmamız sürpriz oldu. Biraz sohbet ettikten sonra onları orada bırakarak kulenin yamacından aşağı inmeye başladık. Yardımlaşarak aşağı indik. Hüseyin Şişman'la aşağıda kalanlar bizi 1.5 saat bekledikleri için ateş yakıp ısınmanın keyfini çıkarmışlar. Grubumuz birleşince aşağı doğru inerek Duraklar Köyü'ne ulaşabilirdik. Burası çok uzak değil ama rehberimiz bu kez varış noktamız olarak daha sağda ve uzak mesafedeki Belpınar Köyü'nü seçmişti. Kar kum gibi kuru ama yürürken ayak altından kaydığı için kasları oldukça zorluyordu. Sağımızda Kılıçkaya'nın üşüyen çıplaklığı, önümüzde sonsuz gibi gözüken beyazlık ve çamlarda bukle bukle olmuş karların el değmemiş güzelliği. Gruba yeni katılanlar için oldukça uzun süren bu yürüyüş zaman zaman ormandaki patikaların karlarla kaplanmasından dolayı sağa-sola gidip gelmeleri de hesap edersek 7 saat sürdü.
İSYAN BAYRAĞINI ÇEKTİLER! Bir ara bir grup önden gidiyorduk. Arkadan gelenler olmayınca geri döndük. Bir de ki arkada kalan yeniçeri grubu isyan bayrağını çekmişti. "Bizden buraya kadar arkadaş, artık tükenmiş vaziyetteyiz, araç gelsin bizi alsın" diye tutturmuşlardı. Allah'tan aracın gelebileceği bir çıkmıştık. Hüseyin Şişman, Selim'i köye göndererek araçlardan birini getirmesini buyurdu. Akşam serinliğinde buzlanmış yollarda aracımız dikkatli biçimde arkadaşlarımızı köye getirdiğinde köy kahvesinin odun sobasının çocukluğumuzu anımsatan nostaljik sıcaklığı ve çaylar bizi bekliyordu. Bir de sabahtan tembihlenen kaptanlarımız ateş yakmışlardı. Aynı zamanda grubun aşçısı Selim Usta'nın bulduğu bütün sebzelerin ve baharatın karışımıyla desteklenen özel bir tavuk sotesinin lezzetini ancak yiyenler anlayabilir diye geçiştireceğim. Bu da rehberimizin soğuktan üşümüş olan bizlere sürprizi oldu.
UNUTULMAZ GÜZELLİK Bir saat kadar köy kahvesinde akşam yemeği, ısınma molamızdan sonra yola çıktığımızda saat 22.00'yi geçiyordu. Normal koşullarda İstanbul'da olmamız gereken saatte dağdan yeni yola çıkınca tabii ki dönüşümüz gece saat 1.30'u buldu, ama o sonsuz beyazın içinde olağanüstü doğa manzaralarını izleyerek yaptığımız 7 saatlik yürüyüşün anısı hep belleklerimizde kalacaktır.