Fotoğraflarımı gönderir misiniz?
Bana ait bir yanımın başkasında ne işi var? Çocukluğumun, gençliğimin, orta yaş sendromlu günlerimin gecelerimin ne işi var başkalarının evindeki tozlu çekmecelerde, ayda yılda bir açılan albümlerde? Geriverinbanaaitresimleri.Kurcalamakyerine,kendifotoğraflarınızıdabirçatıaltındatoplayınbiranönce. Düşünsene. Kaç arkadaşın oldu? Kaç dostun? Sevgilin? Özel günler, özel olmayan tatiller, yılbaşları, bayramlar, iş gezileri, yıldönümleri... Kaç tane? Oralarda çekilip önceleri 'Çoğaltırsanadaveririm' yalanları, teknoloji ilerleyince 'Atarıme-mailile' zırvaları. Bir türlü gelmeyen geçmişimiz gibi, çocukluğumuz gençliğimiz gibi beklenen resimler. Nerede o resimler Allah aşkına? Zamanın tek kareye hapsolduğu, akmadan durduğu masal gibi anlar nerede? Onlarca gülüş. Onlarca gözü kapalı yüz. Kırmızı gözler. Kolumuzun altında kimin olduğunu unuttuğumuz anlar. Çizgisiz yüzlerimiz. Modası geçmiş giysilerimiz. Eksik yanlarımız, geçmişimiz. Neredesiniz ? Hiç anneannendeki albümü kurcalayıp çalmadın mı bebeklik resimlerini? Oncaçocuğuolanamcanın,seninilkokuldaçekilmişfolklorgiysilifotoğrafınlaneişiolurki? Teyzemde buldum, arakladım birini. 10'uncu yaş günümde çekilmiş. Sarılmışım şimdi adını unuttuğum ilkokuldan iki kız arkadaşıma. Üzerimde annemin ördüğü beyaz, okul yakasına benzer fırfırı olan bir kazak. Saçlarım belimde. Ruj sürmüşüm, yanaklarda allık yok ama karpuz gibi kızarmışım. Beni görünce sevindi mi 10 yaşımdaki halim bilmem ama, ben onu bulunca delirdim. Sonra akıl sağlığımdan şüphe ederler mi diye düşünmeden oturup anlattım arkadaşlara. "Korkuyorum" dedim. "10 yıl önce bir tatilde tanıştığım balayı çifti onlarca poz resmimi çekmişti. Atmışlar mıdır çöpe acaba?" "Düşünsenize" dedim, "Hatırlasalar beni, görseler televizyonda ya da gazetede 'Aaa o kız deseler de postalasalar 20'li yaşlardaki halimi bana. Saçlarım çok kısaydı sanki o zaman. 10 kilo daha zayıftım. Daha mutlu bakardı gözlerim. Daha az şey bilen ama daha mutlu bir çift göz. Hiç resmim yok o yazdan." Sonra bizim Barış "Süper oluyor" dedi. "İnsanın aldığı en büyük hediye". Yaşamış da konuşuyor adam. Hem de nasıl bir tesadüfler zinciri bilemezsiniz. Film gibi. Bizimki İzmir Kordon'da yürürken, o zaman tabii upuzun saçlar, sırma gibi. İki kız gözüne kestirip küçük bir kamerayla çekmişler kendisini. Hatta bizimki hava atmış "Ne haber kızlar?" falan demiş, saçlarını elleriyle sıvazlayıp geri atmış. Sonra aradan 10 yıl geçmiş. Barış İzmir'den istanbula gelmiş, atv'de çalışmaya başlamış ve bir gün bir röportaj için telefon açtığı kişi o kızları tanıyan biri çıkmış. Adam kızlara haber vermiş, "Barış Çimen röportaja geliyor"diye. Kızlar o kaseti silmemiş, atmamış. Öylece saklamışlar. Bizim Barış'a kaseti ulaştırmışlar. Kasetteki haliyle yüzleştiğinde kafasında saç kalmamıştı garibimin. İşte o vakit unuttuğu bir zaman dilimini, "Dünyanın yakışıklısıyım" dediği zamanları koydular avucuna. Bundan daha büyük mutluluk var mı? Birine unuttuğu bir zaman dilimini hediye etmek. "Alsanagençliğin,birkezdahayaşa"demek."Yalandaolsayaşa". Bir gün iş için Fas'a gittiğimde düştü içime bu korku. Gece çekim yaptık, Fas eğlenceleri nasıl olur gördük. O sırada, bir sürü poz verdik fotoğrafçılara. Sabah, ekibin otobüsü kalkarken fotoğrafçı, bir yandan elindeki resimlere bakıyor bir yandan bizi süzerek tanıdık bir yüz arıyordu. Geldi "Bu sizin" dedi. "7 euro". "Yuh" dedik, "Çok pahalı!". Pazarlığa yanaşmadı, vermedi resimleri. Beceremedik. Yoktu paramız alamadık. Kaç gülüşümü, kaç bakışımı bıraktım gittim başka topraklarda. Nasılyandıiçim.Delimiyim,bilmiyorum.Amabiryanımıöksüzkoydumoralarda. Ve izine düşmediğim kaç fotoğrafım vardı böyle. Hepsi de beni bekliyorsa onun bunun albüm yapraklarında. Eski püskü çekmecelerde raflarda. Umarım bir gün, başka başka yaşlarım dikilir karşıma. Bana hiç kızmadan mutlu mesut bakarlar yüzüme. Tek dileğim bu. İnşallah mutludurlar benden uzak bir yerlerde.