Güncel | Yazarlar | Güne Bakış | Ekonomi | Aktüel | Magazin | Spor | Televizyon | Saklambaç | Astroloji | Arşiv | Ana Sayfa
Bugün: 12 Eylül 2007  
Yazar Arşivi

Biz: Aşkın yüz karaları ya da sadık kulları

KARAR veremedim. Devir, aşkın peşinde aşktan bihaber seyyahlara çevirdi hepimizi. Acaba bu düzen ezelden beri böyle miydi? Öyleydi belki. Dedelerimiz, ninelerimiz " Ezberle " dedi, yaladık yuttuk sahneleri.
Biz, imkansız sevdalara sevdalandık.
Olmazları olur yapmak için ömrümüzü adadık. O kadar koştuk ki; durduğumuzda ne olur hesaba katmadık. Hatta durak var mıydı bu yolculukta, onu bile hesaplamadık.
Zor olanı sevdik sadece, geç olanı. Olmayanı. Kolaylar sinmedi içimize.
'Mutlu aşk yok'tu nihayetinde. Bir yandan koştuk terledik, bir yandan "Daha çok yolumuz var" dedik. Kovaladığımız dursaydı, dönüp açsaydı kollarını, dünyalar bizim mi olacaktı? Vuslatı bekledik de acaba gerçek isteğimiz, kavuşmak mıydı?
Yoksa komşunun tavuğunu kaz gördüğümüz gibi, kavuşamadığımızı da putlaştırdık mı zihnimizde? Geçenlerde bir film izledim. Aşk üzerine bir sürü küçük hikaye var da içinde, benim içimi acıtan 2 yaşlının öyküsü oldu.
60'ına varmış bir kadın oturuyor bir bankta. Kısacık beyaz saçları ve yorgun bakışlarıyla değişen kenti izliyor, yarım asırdır her çarşamba yaptığı gibi. Mutlu mu yoksa tam tersi mi, anlamıyor insan. Eski ama geçip gitmemiş bir sevda saklı sanki ellerinde...
Sonra, haftanın bu günü sadece ona ait olan banka bir misafir yanaşıyor. Kendi yaşlarında bir amca. İzin istiyor oturuyor yanına. Önce havadan sudan muhabbet açılıyor. Sonra koyu bir sohbet başlıyor. Meğer bu bank perşembe günleri de amcaya aitmiş. O da yıllardır hep buradan kenti izler geçmişiyle, bugünüyle yüzleşirmiş. Konu konuyu açıyor. Öğreniyoruz ki kadın, 40 yıldır burada düşlerine dalıyor diye kocası vefat edene kadar karısının kendini aldattığını düşünmüş. Bu banka geldiğini öğrenememiş. Kadın, kocasının endişesini bile bile her çarşamba anılarda kaybolduğu bu tek kişilik kaçamağa devam etmiş. Şimdi bir oğlu varmış. Adı da şu an yanında oturan adamın ismi. Niye buraya geldiğinin cevabı da yarım kalmış bir aşk hikayesi.
Yaşlı adam şaşkınlıkla dinliyor kadının dudağından dökülenleri. 40 yıl önceye gidiyor. Bu bankta vedalaştıkları o güne. Sonra da niye nişanlanıp gitmek zorunda kaldığını anlatıyor. Kadın şokta, adam da.
Başlıyor itiraflar. Adam kadını unutamadığını anlatıyor.Düşünsenize 40 yıl ayrı günlerde, aynı bankta, aynı anılara dalmış iki ihtiyar. Birbirinden habersiz yaşatmışlar gençlik aşklarını.
Ayrılan yollar adamın günleri karıştırmasıyla kesişmiş. Heyhat. İşte hayat.
"Şimdi neler olur?" diyorsunuz. Ağlarlar mı? Olmuyor bir şey. Önce yüksek bir tepeden kente bakmaları gerektiğini düşünüp yaşlı ayaklarına inat tırmanıyorlar. Oturup soluklandıklarında tek başınayken çıkmaya cesaret edemedikleri bu tepenin manzarasının aşağıdakinden farklı olmadığına karar veriyorlar. Adam parka artık çarşamba günleri geleceğini söylüyor, kadın bundan sonra çarşambaları kocasının mezarını ziyaret etmesi gerektiğini.
Ee ne oldu, 40 yıldır kurduğunuz düşlere? Kime bu ihanet? Kendinize mi, karşınızdakine mi, yoksa aşka mı ? İşte tam da orada, karşınızda özlemle bekleyip hayalini kurduğunuz. Sarılsanıza. Onsuzken nasıl geçmedi zaman anlatsanıza. Büyü bozuldu işte, bitti her şey.
Belki de kocaman bir yalandan ibaretti aşk. Veyahut tam olması gerektiği gibi. İmkansızlıklar alevledi, imkan dahilinde söndü yangın.
Böyle mi oluyordu kavuşmalar? Düşündüm biraz. Böyleydi çoğu.
Bir arkadaş, "Bu gelini istemem" diyen annesini stresten hastanelik etti. Evlendi ama boşandılar 1 yıl geçmeden. Başka bir arkadaş sevgilisi dönsün diye hiç dinlemediği arabesk şarkılarda gözyaşı dökmeye başladı. Kız dönünce sıkıldı, ayrıldı. Bir başkası karısını terk etti sevgilisi için, yuva yıkan abla başkasına vardı, bizim abi başkasına sevdalandı. Yıllarca gizli gizli yürüyen ilişkiler gün yüzüne çıkınca bitti heyecan.
Aşk mı? Olan hep garibime oldu.

Üzerine şarkılar, şiirler, romanlar yazıldı. Bir çoğu canına bile kıydı.
Ama hep zorken konuşuldu sevda. İmkan kapsamına girince, düşler bulandı.
İşte bu yüzden koyamadım zamane aşıklarına bir isim.
Biz kimdik bilemedim. Aşkın yüz karaları mı yoksa en sadık kulları mı?
YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Anam Babam   / 11-09-2007
 Kendi romantik komedinizi çekirdek çıtlayarak izleyin   / 07-09-2007
 Bunların hepsi aynı isimleri başka   / 06-09-2007
 Kart kalıyor hıyarlar ya da eriyip gidiyor acurlar   / 05-09-2007
 Bunun için adamı hapse atmıyorlar   / 04-09-2007
 Özgürüm en az senin kadar   / 31-08-2007
 Adını İstanbul koydum O'na değil sana aşık oldum   / 30-08-2007
 Hafızam niye senden yana?   / 29-08-2007
 Hanginiz kurtsunuz acaba?   / 28-08-2007
 Annem, mutfak camına çıksana   / 26-08-2007
SMS: GA 4122 |
GÜNCEL
Hoşgeldin Hoşgeldin Ramazan
11 ayın sultanı yarın akşam kılınacak ilk teravih namazıyla...
Dişçilerin Kralı
ÖSS yollar hapse
'Ellerimden kaydı'
Tulum Hayri'yi kaybettik
2 kardeş yurttan firar etti
Diyarbakır 'Nispet' yapamadı
SPOR
Ders Ders almam ders veririm
A Milli Takım Teknik Direktörü Fatih Terim sadece sağduyulu...
Emre 5 Milyon Euro
İbo dinler kebap yerim
Gecen yıldan iyiyiz
FarukSsüren ağır konuştu
En az 8 puan alırız
İllede Holosko
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
HAVA DURUMU
İSTANBUL Sağanak Yağışlı 25°C 17°C 
ANKARA Parçalı Bulutlu 27°C 12°C 
İZMİR Az Bulutlu 28°C 17°C 
ANTALYA Açık 31°C 20°C 
ADANA Açık 33°C 18°C 
EKONOMİ
IMKB E: 49.296,180 D:% 1,54
DOLAR S: 1,285 D:% -0,04
EURO S: 1,775 D:% -0,03
AKTÜEL
GÜNE BAKIŞ
EKONOMİ
GÜNCEL
  Güncel | Yazarlar | Güne Bakış | Ekonomi | Aktüel | Magazin | Spor | Televizyon
| Saklambaç | Astroloji | Mobil Takvim | Reklam | Künye | Ana Sayfa
    Takvim Servisi
    Copyright © 2003, 2007 - Tüm hakları saklıdır.
Merkez Gazete Dergi Basım Yayıncılık Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Üretim ve Tasarım  Merkez Bilgi Grubu