Bunun için adamı hapse atmıyorlar ZAMAN çok ama çok çabuk ilerledi. Bir de baktım, neredeyse 2 yıl olmuş 30'umu devireli. Fırfır etekle, taktak ayakkabımla sokaklarda oynadığım, niye bilmem buzlu camları ganimet gibi sakladığım, top oynayıp dizlerimi yardığım günler bu kadar mı eskimişti. 'Büyüyeyim' diye ettiğim duaların tek satırını niye hatırlamıyorum şimdi? Niyeortayaşagelmedenyaşlandımayağınayatıyorum? 11 yaşlarımda en büyük düşüm; 16 olmaktı. Filmlerde öyleydi çünkü. 16 oldum, baktım değişen bir şey yok. Hatta iki katına da çıktım, Allah inandırsın yine bir şey değişmedi. Duygularım,korkularım,doğrularım,yanlışlarım,inançlarım,yalanlarım,ihanetlerim,aşklarımdüşlerimdendebüyükyaptıbeni. Büyüdüm velhasıl. Büyüdüm de, adam mı oldum yani? Öğrendim de boyum mu uzadı? Aldatıldım, incindim, kandırıldım, kandırdım da bir halt mı oldu kısaca? Büyümek iyi bir şeydi de, koşuşturmaca arasında atladım mı bir şeyleri ? Gerçekten de öyle olabilir mi? Ne kadar basit anlattılar, ne çok şey atladılar değil mi? Yaşam,doğumlaölümarasındakizamandilimiydionlaragöre. Ama doğmaktan da, ölmekten de zor olduğunu söylemediler hiçbirimize. Nefesalmaklasınırlımıydıyoksayaşam? Cama sinmişti soluğum, aynadaydı aksim, çerçevelerde onlarca resim ve belimde bir erkek kolu duruyordu, ama inandıramadı hiç kimse beni yaşadığıma. Yutmadımyani. Bir şeyler eksikti ya da tek düzeydi. Yaşamak için 'zaman' gerekliydi. Durupboşboşdenizebakmakbile,cebindeganiganivakityoksa'harcındeğildi'. Işte bir ispat. Tenime değmeden yağıyor yine. Saçlarımı, yüzümü, ellerimi ıslatmadan. Yağmuruyinecamardındanizlemekdüşüyor'biz'gibilere. Müebbet mapuslarla müebbet çalışanları kıyaslıyor internetten gelen bir mektup. Her okuyan aynı iç geçirmeyle gülümsüyor. 'Hapse girmek lazım vallahi. Baksana oyun serbest, uyumak serbest, kendi yatağın, yemeğin var.' Nedenbirinsanhapsegirmekisterki?Küçücükkafastevoltaatmayakimmeraklıdır?Hangieksikakıllı? Kim mi? Aynı voltaları hem de daha küçük adımlarla işyerinde atan herkes. Çünkü bu işten, öbüründen, diğerinden sıkıldığında gidecek yerin yok. Ayı değil, günü kurtarmaya programlanmış paralı askerleriz hepimiz. Beşparasızaskerlerbelkide. Su ve ses geçirmeyen ne kadar cam varsa giydirilmiş üstümüze. Büyük binalarda küçücük masalar ve sandalyeler etrafına üşüşmüşüz. Küçükadımlıvoltalarımızvebiz. Herşeye o kadar yakınız ki, bir o kadar da uzak. Işte bu yüzden hiç bitmiyor özlemlerimiz. Şimdi de hapiste olmaya hevesliyiz. Iyi de nasıl girilir ki kardeşim oraya? Nasıl sıvışırım demir parmaklıklar arkasına? Yol-yöntem nasıldır, bilmem ki. N'apayım hiç hapse atılmadım. Atılacak bir şey yapmadım. Sağcı-solcu olmadım hiç. Radikal olmak da içime sinmedi, militan olup dağa çıkmayı da gözüm kesmedi. Kapıp da kaçmadım. Balkondan-pencereden evlere sızıp çuvallar doldurmadım. Burnumun dibindeki cüzdanlara el uzatmadım. Bir gece baskınında, sürüyle p...venk ve fahişeyle ele geçip de fişlenmedim hiç. Arabamda eroinkokain de bulmadılar. Bir gece barda şişe kırıp kimsenin boğazına dayamadım, kan dökmedim. Döktüğüm gözümün yaşı oldu yanlızca. Yasadışıteksuçum;yalandolanbiriyleyalandolanbiraşktı.Buaradasahidenaşkmıydı?Onudabilemedim. Bununiçindeadamıhapseatmıyorlar işte.