Pusu kültürü
Pusu kurmak ve kalleşlik yapmak yoktu. Hem babalarımızdan, amcalarımızdan böyle öğrenmiştik, hem de mahallede bize yol gösteren abilerimizden. Hani, Hrant Dink cinayeti ile sahneye çıkan "abi"lik sektörü yeniden gündeme geldi ya, onun için yazıyorum.
***
Tetikçi delikanlının abisi varmış bir tane, onun da bir abisi varmış, herhalde onun da başka bir abisi vardır. Türk polisi şimdi abilerin izini sürüyor. Onlar nasıl abiler ise!..
***
Bizim de abilerimiz olmuştu. Okulda abilerimiz vardı, mahallede abilerimiz vardı. O abilerin oluru olmadan, sosyal çevrede onurlu ve gururlu bir yer edinmek imkansızdı. Meclislere kabul edilmek için de ruhsat abilerin elindeydi. Ruhsatı alabilmek için dürüst, saygılı davranmak, sırasını bilmek, mahalledeki kadına, kıza, yaşlıya, hastaya titiz ve dikkatli olmak, mektebe gidiliyorsa orada başarılı olmak, serserilikten, kopukluktan, külhanbeylikten uzak durmak gerekiyordu. Bizler delikanlılığa adım atarken, abilerimizin izni olmadan bir kadeh içkiye bile elimizi uzatamazdık. İzinsiz sarhoş olmak bile ayıptı.
***
Bizim abilik sektörümüzde, pusu kurmak, kalleşlik, arkadan vurmak, hatta arkadan konuşmak, tehdit, şantaj kavramları yoktu. Bir dövüş ve hesaplaşma zamanı gelmişse, bu iş yiğitçe, eşit şartlarda ve düello kültürüne yakışır şekilde yapılmalıydı...
***
Ne mi oldu? Abilik sektörü de çöktü. Artık abiler, kardeşlerini pusu kurmaya, kalleşçe oynamaya yöneltiyorlar. Bakınız, Türkiye Cumhuriyeti'nin koskoca Maliye Bakanlığı'nda bile abi-kardeş ilişkileri kurmuş birileri, çeşitli hedeflerin hesaplarına gizlice giriyorlar, bir çeşit pusu ve şantaj peşinde koşturuyorlar. Hrant Dink cinayetinden tutun, Maliye'deki köstebeklere kadar gidin, çürümüş, kokuşmuş bir abi-kardeş ilişkisi görüyorsunuz. Ahlakın sükut ettiği yerde, başka ne beklenebilirdi ki!