Dam üstünde saksağan
Lafı bilirsiniz. Damüstündesaksağan,vurbelinekazmayı! Bizim politikacıların ürettiği sözde çözümler için bundan daha açıklayıcı bir vecize bulunamaz. Anlamsızlığı anlatan mükemmel bir cümle. Bizimkiler kazmayı saksağanın beline vurmuyorlar, Boğaz'ın mavi sularının altına vurmaya hazırlanıyorlar, velakin ha oraya vurmuşsun kazmayı ha saksağanın beline, fark etmiyor.
***
Efendim, İstanbul trafiğini çözmek için çok parlak bir fikir bulmuşlar. Diyorlar ki: - Boğaz'ın altına salsit tekerlekli araçların (otomobil-otobüs falan) geçeceği bir tüp tünel yapacağız. Maliyeti de çok ucuz(!), 1.5 milyar dolarcık!.. Ulaştırma Bakanlığı herhalde şimdi bu ihale için münasip bir kazma şirketi aramaktadır, ki birileri daha zengin olurken, İstanbul trafiği hiç çözülemez hale gelsin.
***
Ben bu arkadaşların, hangi öğretmenler tarafından yetiştirildiğini merak etmeye başladım. Oraya buraya tünel-köprü inşa etmeyi bir matah zannediyorlar fakat ertesi gün ne olacağını düşünen yok. Bildikleri tek şey, tünelleri kazan köstebeklere, büyük Türk büyüklerinin isimlerini vermek. Fatih Köstebeği, Sultan Süleyman Köstebeği falan gibi... Ben size ne olacağını söyleyeyim:
***
Boğaz'ın bir tarafından öteki tarafına 2 kilometre uzunluğunda tüneli açacaklar. Yüzlerce araç tünele doluşacak, içinde binlerce insan... Araçların yeryüzüne çıktıkları noktada yine trafik arapsaçı olacağına göre, tünelin içinde de trafik sıkışacak. Sera gazları iyice yoğunlaşacak, insanlar zehirlenmeye, ayılıp bayılmaya başlayacaklar. Bir de Allah muhafaza bir yangın falan çıkacak olsa, yandı gülüm keten helva. Böyle bir tünelin sadece havalandırma işletmesi için yılda 1.5 milyon dolar masraf gerekeceğini bile hesaplayamıyorlar. Eğer, böyle bir tünelde trafik kesin olarak sıkışacaksa ki sıkışacak, ne anladım ben bu tünelden?
***
Şimdiden söyleyim. Böyle bir tünelden bir kere bile geçmem, bana güvenip de kazmasınlar boşuna... Geçmem o abuk tünelden ko aparsın su beni!