Ben bir Kürt olsaydım
Ankara'da toplanan Barış Konferansı'na katılan ünlü yazarımız YaşarKemal, PKK mensuplarının gerillaolarak nitelenmesi gerektiğini söylemiş. Bu bakış açısı, eksik ve ziyadesiyleduygusal bir bakış açısıdır. Bu sözü sırf YaşarKemal söyledi diye susmak ve susarak kendine aydın süsü vermek dürüst bir davranış olmaz.
***
Bir ülkede, yıllardır kan ve gözyaşı dökülüyorsa, nasıl ve hangi sebeplerle çıkartıldığı henüz tam olarak çözümlenememiş bir karabasanın halli için bir şeyler yapmak ve konuşmak gerekiyorsa, sürece ve sonuca yararlı olacak tespitler yapmakta fayda var. Bir aydının temel görevi, bu tür ölüm süreçlerine karşı çıkmak ve ortadan kaldırılmasına çaba harcamak olmalı. Bu anlamda Yaşar Kemal'in tespiti, sürece yarar sağlayacak bir tespit değil. Tam tersi, her iki taraftan şahinlerin ekmeğine yağ sürecek bir tespit. Bu birincisi...
***
Esas olarak, elinde silah ile bir hedef peşinde koşturan kişinin veya örgütün, nasıl anıldığı değil, ne yapmaya çalıştığı önemlidir. Siz, PKK mensubuna gerilla dediğiniz zaman sorunu çözmüş olmazsınız. Gerilla dediğiniz kişinin ve örgütün, ne yaptığına ve niçin yaptığına bakmak zorundasınız. Yaşar Kemal'in böyle bir söz sarfetmeyi canı çekmiş olabilir. Ama o gerilla denilen insanların ne yaptıklarına da bakılmalıdır. Yaşar Kemal'in de bizzat katıldığı Barış Konferansı'nın sonuç bildirgesi, ünlü yazarı dolaylı olarak zor duruma sokuyor. Kürt aydınlarının vardığı sonuç şu: Türkler'le Kürtler'i ayırmak ve ayırmaya çalışmak yanlıştır!
***
Yaşar Kemal de, "Türk'ün Kürt'ten başka dostu yoktur", diyerek bunu vurguluyor. Ulusların birbirleriyle tarihsel ilişkilerine, dostluk ve düşmanlık varsayımlarıyla bakmak aslında yanlıştır ama farzedelim ki, hal böyle. O zaman sormak gerek: Yaşar Kemal'in gerilla rütbesine terfi ettirdiği PKK'lılar ne yapmaya çalışıyorlar, 25 yıldır? Türkler'le Kürtler'i ayırmaya ve birbirlerinin boğazlamalarını sağlamaya çalışmıyor mu? Öyleyse, PKK'nın çizgisi, tarihsel olarak da stratejik olarak da yanlıştır. Hal böyleyken, bu çizgiyi sürdürenleri gerilla diye taçlandırmak, ancak bir sevgi ve sempati gösterisinden ibarettir. Durum tespiti değildir. Ayrıca, tarafları militanlaştırarak çatışmayı körüklemekten başka bir şey sağlamaz.
***
Gerilla tanımlaması tek başına olayı açıklamaya yetseydi eğer... Yaşar Kemal'e sayısız gerilla sayabilirdik. Afrika'da ülkelerini kan gölüne çeviren birbir çeşit gerilla, Sierre Leone'de bir avuç elmas için kendi insanlarını boğazlayan devrimci gerillalar, Angola nehirlerinde yüzen milyonlarca kadın ve çocuk cesedi, Hizbullah gerillaları, Taliban gerillaları, Bin Ladin'in gerillaları, Filistin'i paylaşmak için birbirlerini boğazlayan El Fetih ve Hamas gerillaları... Demek ki, bir kişinin ya da örgütün kendisine gerilla demesi yetmez, yetmiyor. Yaşar Kemal'e göre rahatça gerilla sınıfına terfi edebilecek sayısız uyuşturucu ve terör taciri, Afganistan'ı taş devrine götürmedi mi? Sanki bugün, etnik ve mezhepsel gerilla grupları, Irak'ı nereye götürüyorlar? Yaşar Kemal, PKK'nın emrindeki insanları birer İnce Memed gibi görüyor olabilir, fakat bu politik çizgi ile, Kürt ulusal çıkarları ile ne kadar bağdaşmaktadır? Hayatın kendisi de Yaşar Kemal'i doğrulamıyor. Milyonlarca Kürt yurttaşımız PKK'lıları kendi gerillası gibi görmedi, görmüyor da... Ben bir Kürt olsam, PKK'dan alabildiğine uzak dururdum.