İşte budur!
Bir gün önce bahsettiğim toplumsal bağışıklık sistemi, savunma sistemi budur işte! Halk işte böyle bir şeydir. Barışı ve kardeşliği savunan, her türlü ırkçılığa karşı dimdik duran, ne Türk ne de Ermeni ırkçılığına izin veren, gazetecisine, aydınına işte böyle sahip çıkan halk... Halk da işte o zaman halk olur, millet olur.
***
Hrant Dink'in cenazesine sahip çıkan Türk halkı, herkesin kulağına küpe olacak sözü böylece söylemiş oldu. Ve dedi ki: - Biz kardeşçe bir arada yaşamak istiyoruz. Bizim ne Ermeniler'le ne başka bir milletle meselemiz var. Bizim ne Rumlar'la, ne başka bir milletle meselemiz var. Bizi öldürmeyin, ezmeyin, süründürmeyin yeter. Bizim aydınlarımızı, yazarlarımızı mahkemelerde süründürmeyin yeter.
***
Bir kenara mutlaka şu tarihi not edin. 23 Ocak 2007'yi bir kenara not alın. Bu ışıklı, aydınlık, pırıl pırıl bir Nisan günü gibi ışıldayan 23 Ocak 2007 gününü bir kenara not edin. Demokrasinin, özgürlüklerin, Anayasal hakların ve düşünce özgürlüğünün rafa kaldırılamayacağını kafanıza kazıyın. Karanlık kapılar ardında, ister ülke adına, ister devlet adına, bizim aleyhimize, milletimizin geleceği aleyhine, karanlık planlar yapmaya kalkışmayın.
***
Hrant, sağlığında yapmak istediğini ölümünde yaptı. Bu topraklar üzerinde yaşayan insanları bir yumruk gibi birleştirdi. Her türlü fitneye karşı, bölücülüğe karşı birleştirdi. Cenazeye katılan Ermeni cemaatinin iç disiplini, merhameti, sükuneti ve insanlığı da her türlü övgünün üzerindeydi. Onlar bizim insanlarımız, değerli yurttaşlarımızdı. Udi Hrant'ları yetiştiren o insanların, sevgili evlatları Hrant Dink'i kaybetme noktasına gelmiş olmaları ne kadar acı olsa da, ardından bizim için bir tek teselli noktası kalıyordu: Bütün Türkiye Hrant Dink'i kıymetli bir evlat olarak bağrına bastı. Kimsesiz bir çocuk olarak yetimhanede büyüyen, yıllarca çile çekmesine rağmen sadece barış ve özgürlük için çırpınan Hrant, bu özgür düşüncelerle büyüdü ve büyük bir insan gibi en sevdiği topraklara gömüldü. Toprağın bol olsun, Allah rahmet eylesin Hrant!