Oranlar ve insanlar
Türkiye İstatistik Kurumu, Aile Yapısı Araştırması'nın bir özetini gönderdi. Bazı oranlar dikkatimi çekti. Meselâ, hane halkı üyelerinin % 84'ü hiçbir zaman birlikte sinema ve tiyatroya gitmiyorlarmış. % 68.6'sı da hiçbir zaman dışarıda yemeğe çıkmadıklarını söylemiş. Buna mukabil, akraba, komşu, arkadaş, aile dostu ziyaretleri % 60 civarında bir orana ulaşıyor. Herhalde İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük kentlerde daha farklı sonuçlar çıkardı ama, zaten Anadolu'nun birçok yerinde doğru dürüst sinema veya tiyatro yok. Ayrıca, bütçeler bu gibi eğlencelere müsait değil. İlgimi çeken bir diğer sonuç ise ev hizmetlerinde yükü kadının çektiği hususu. Yemek yapma işini, % 87 oranında kadınlar üstleniyor. Bu oran ütü yapmakta % 84; sofranın kurulup kaldırılmasında da % 74. Halbuki Batı tipi gelişmiş toplumlarda, artık çocuk bakmaktan, ev işine kadar kadın ve erkek her şeyi paylaşıyor. Zira kadınlar da çalışıyor, eve para getiriyor. Herhalde çalışan kadın oranı arttıkça, evdeki iş bölümü de değişecek. Türkiye İstatistik Kurumu'nun araştırması, evlenme yaşının Türkiye'de çok erken olduğunu ortaya koyuyor. 18 yaşın altında evlenenler % 20; genel eğilim ise 18 ilâ 24 yaş arasında evlenmek; bunların oranı % 60'a kadar çıkıyor. Gene gelişmiş ülkelerle bir mukayese yaptığımızda, önemli bir fark göze çarpıyor. Çünkü ülkeler ilerledikçe ve hayatlar uzadıkça, evlilikler daha geç yaşta oluyor. Erkek de, kadın da, 30'un altında evlenmeye pek yanaşmıyor. Daha ileri yaşta evlenme ve ev işini ortak üstlenme gibi gelişmeleri, Batı'nın olumlu yüzü gibi görebiliriz. Buna mukabil, onların ailelerinde 18 yaşından büyük çocuklara ve yaşlı anne-babaya pek fazla yer yok. Aile içi dayanışması, Türkiye'nin artısı. Nitekim, ülkemizde "Yaşlılığımda çocuklarımın yanında kalırım" diyenlerin oranı % 55 civarında. Huzurevi tercihi ise % 9.3 ile en alt sıralarda. Bizim yapmamız gereken, Avrupa Birliği ile ilişkilerimizi geliştirirken, misafirperverlik gibi, aile içi dayanışma gibi takdir edilecek geleneklerimizi muhafaza etmek, buna mukabil, cemiyette kadına daha önde bir yer vererek, erkeklerle gerçek eşitliği sağlamak.