Kopenhag kriterleri kâfi gelmedi
ABile ilişkiler bağlamında sürekli atıfta bulunulan "Kopenhag kriterleri" 1993 yılında ortaya çıktı. Avrupa Birliği, 1993'te eski Varşova Paktı ülkelerini kapsayan bir genişleme süreci başlattı. Kopenhag kriterleri dediğimiz kriterlere - demokrasi, insan hakları, ekonomik gelişme, Topluluk müktesebatını benimseme- uyum sağlamak şartıyla, söz konusu ülkelerin Avrupa Birliği üyesi olacağı kabul edildi. Bu arada Türkiye de genişleme sürecine dahil edildi ve aday adayları arasına sokuldu. 1999'da Helsinki zirvesinde, Türkiye'nin adaylığı ilân edildi. Müzakerelerin başlayabilmesi için demokrasi standardının yükseltilmesi lâzımdı. Ve bu başarıldı. 2004 Brüksel zirvesinde, 3 Ekim 2005'te müzakerelerin başlayacağı kararı alındı. Ancak bu tarih, Yunanistan, Fransa ve Avusturya'nın desteğini alan Rum Yönetimi'nin talebi üzerine "Gümrük Birliği'nin Kıbrıs Rum Yönetimi dahil 10 yeni üyeye genişletilmesini öngören Ankara Antlaşması'nın Ek Protokolü'nün imzalanması (parafe edilmesi)" şartına bağlandı. 29 Temmuz 2005'te, Türkiye, Gümrük Birliği'ni, aralarında Kıbrıs Cumhuriyeti'nin de bulunduğu 10 yeni AB üyesini de kapsayacak şekilde genişleten Ek Protokol'ü imzaladı. Şimdi Türkiye'den, Gümrük Birliği Ek Protokolü çerçevesinde, yükümlülüklerini yerine getirmesi bekleniyor. HHH Kıbrıs'ı AB ile ilişkilerde devreye sokan Tayyip Erdoğan diyebilir miyiz? 10 Aralık 1999'da Helsinki NihaSenedi'nde Kıbrıs'a ve Ege'ye atıf yok muydu? (AB Dönem Başkanı Finlandiya Başbakanı Lipponen'in, Kıbrıs'ın bir kriter olmadığı, sadece siyasdiyalogun bir unsuru olduğuna dair mektubu çabuk unutuldu.) Zaten çok daha önce,25- 26 Haziran 1990'da toplanan AT Zirvesi'nde Kıbrıs sorununun, Türkiye-Topluluk ilişkilerini etkilediği belirtilmemiş miydi? O tarihte Türkiye'nin, Kıbrıs'ta "çözümsüzlüğü çözüm olarak gördüğü" vurgulanıyordu. Yunanistan'ın itici gücüyle AB, 1994'te, birliğin genişlemesinin Kıbrıs'ı da içereceği kararını aldı. 1998 yılında AB, Kıbrıs Cumhuriyeti'ni temsilen Rumlar'la müzakerelere başladı. Kıbrıs, 16 Nisan 2003'te AB ile Katılım Belgesi'ni imzaladı. Mayıs 2004'te de üye oldu. Bu durumda Kıbrıs'ın Türk-AB ilişkilerini etkilememesi mümkün mü? İpin ucu, Türkiye'nin 1980'de Yunanistan'la eş zamanlı olarak AB üyeliğini kaçırdığı zaman kopmuştu. İkinci fırsat, 16 Nisan 2003'ten önce, Denktaş'ın Kofi Annan Planı'nı benimsememesi ile kaçırıldı. Annan Planı kabul edilseydi, Katılım Belgesi'ni imzalayanlar arasında Türk tarafı da yer alacaktı. Kıbrıs diye bir sorun her adımda karşımıza çıkmayacaktı.