'Fifthy-fifthy' (% 50-50) kehaneti
"2007'de, Türkiye'de % 50-50 ihtimalle darbe olabilir" diyen Zeyno Baran ile konuştum. Aslında, darbe olma ihtimaline (% 50), olmama ihtimali kadar (% 50) yer verdiğine göre, "Baran'ın görüşü, her halükârda doğru çıkacaktır" diyebiliriz. Bu, işin lâtife yönü. Ama, gerçekten de Baran, görüştüğü bazı askerlerin düşüncelerini yansıtıyorsa, ortada lâtife yapacak bir durum kalmaz. Zeyno Baran, hangi askerin kendisine "Cumhuriyet'i koruyup kollayacağız" dediğini söylemiyor. Zaten böyle açık bir ifade de mevcut değil. Baran, çeşitli görüşmeler sonrasında edindiği genel izlenimlerini aktarmış. Hemen itiraz ettim: * Türkiye'ye uzun zamandır gelmediğinize göre, hangi görüşmeler? Yoksa, Taha Kıvanç'ın Yeni Şafak'ta (28 Kasım 2006) yazdığı gibi, yakınlarda bir heyetle Washington'a giden Genelkurmay 2. Başkanı Org. Ergin Saygun ile mi görüştünüz? - Ben 2 ayda bir Türkiye'ye geliyorum. 4 hafta önce Türkiye'deydim. Geldiğimde de çok sayıda kişiyle görüşüyorum. * Çok iyi... Biraz da benim gibi düşünenler ve Türkiye'yi farklı okuyanlarla görüşün, belki kanaatiniz değişir. - Bu arada hemen belirteyim. Evet, ABD'ye geldiğinde Org. Saygun ile görüştük. Ama o, "Türk Silâhlı Kuvvetleri müdahale edebilir" gibi bir söz sarf etmedi. Saygun'un ABD ziyaretinin hemen sonrasında, Newsweek'te bu yazı çıkınca, böyle bir intiba doğdu ve Paşa'ya da ayıp oldu. Hudson'da, Org. Ergin Saygun'un da katıldığı, kamuoyuna kapalı bir toplantı yapıldı. Ama, iç politika ile ilgili değildi. Za ten Org. Saygun siyasete hiç girmiyor. Konu, Kıbrıs, Irak ve Avrupa Birliği idi. Aslında Newsweek, Türkiye hakkında, 6-7 sayfalık genel bir dosya hazırlıyordu. Benim yorumum da bu pakette yer alacaktı. Papa ziyareti dolayısıyla gündem değişince, o genel değerlendirmeden vazgeçilmiş, sadece benim yorumum çıkmış. * Ne fark eder. Neticede Türkiye'de bir darbe ihtimalini gündeme getiriyorsunuz. - 28 Şubat benzeri postmodern bir darbe... Benim amacım, darbeyi savunmak değil; gidişattan duyduğum endişeyi dile getirmek, sadece bir tespit yapmak... ABD yönetimine, kamuoyuna, AB'ye uyarıda bulunmak. Türkiye'deki bazı hassasiyetlerin ABD'de ve AB'de daha iyi okunmasını sağlamak. Türkiye'de askersivil bazı kesimlerde "ABD, İslâmcılık'ı teşvik ediyor, laik Cumhuriyet'in tahrip edilmesine ses çıkartmıyor. Ilımlı İslâm projesini yürütü yor" gibi bir suçlama var. "Ciddiye almazsak, sonu 28 Şubat benzeri postmodern bir darbe olabilir" demek istedim. Bu arada, Haziran ayında Hudson Enstitüsü'nde AK Parti'ye "İslâmofaşist" diyen Frank Gaffney'in de katıldığı, AK Parti'nin aleyhinde sert rüzgârların estiği bir toplantı da yapılmış. Zeyno Baran, bu projenin kendisi göreve gelmeden önce oluşturulduğunu söyledi bana. Ayrıca, "İslâmofaşist" değerlendirmesini katiyen benimsemediğini de sözlerine ekledi. Peki o toplantıda Micheal Rubin gibi başka "Yeminli AK Parti muhalifleri" de var mıydı? Zeyno Baran, bunu hatır lamıyor. Sorularımı sürdürüyorum: * Richard Perle de dahil, bazı Amerikalılar, sözde Türkiye'nin laik Cumhuriyet'ini koruma adına, niçin bu kadar yoğun biçimde AK Parti'ye karşı? - Irak savaşında uğranan hayal kırıklığı. Richard Perle, Frank Gaffney, Micheal Rubin, başta Tayyip Erdoğan'ı çok destekledi. Ama sonraları, 1 Mart tezkeresi, Ham as ile görüşme, Hizbullah'a AK Parti'nin bakışı, antisemitizme (Yahudi düşmanlığına) tavır alınmaması, AK Parti'nin Ortadoğu'daki bazı temasları, İran ve Suriye'ye sıcak yaklaşımı, bu kişilerin Türkiye'ye bakış açısını olumsuz etkiledi. * Micheal Rubin, Richard Perle, Gaffney, ABD'de etkili kişiler mi? - Savunma Bakanlığı üzerinde etkili. Ama Beyaz Saray ve Dışişleri üzerinde etkili değil. Bush ve ekibi ile Dışişleri, İran'la görüşülmesine karşı çıkmıyor. Özellikle Dışişleri, Türkiye'nin Hamas ile veyahut Suriye ile temasına pek tepki göstermiyor. Başkan Yardımcısı Dick Cheney'in ofisi ve Savunma Bakanlığı "İran'la diyalog olmaz, saldırı olsun" diye Bush'u eleştiriyor. Bush ile Tayyip Erdoğan, Condoleezza Rice ile Abdullah Gül arasında sıcak ilişki var. ABD'de kimileri Bush yönetimini bu yüzden eleştiriyor. Tek bir blok yok; ABD'nin de kendi içinde kırılma noktaları mevcut.
|