İhanet suçlaması
Liberal Düşünce Derneği Başkanı Atilla Yayla'nın İzmir'de AK Parti'nin düzenlediği bir panelde Kemalizm'i eleştirmesi, Yeni Asır gazetesinin başını çektiği bir linç kampanyasını başlattı. Yayla, panelde, önce medeniyetin temel değer ve kurumlarını sıralamış, bunlar arasında "sınırlı ve kurallara bağlı siyasyönetim; düşünce ve ifade özgürlüğü; din özgürlüğü; hukukun hâkimiyeti; siyassuçların olmaması, vs." gibi değerleri saymış, sonra da 1925- 1945 yılları arasındaki düzenin "medenileştirici bir süreç olarak görülemeyeceğini" söylemiş. 1925-1945 arasında, ifade hürriyetinin olmadığı, siyasiktidarın sınırlanmadığı, muhalefete teşkilâtlanma izni verilmediği yanlış mı? Bunu söyleyen "hain" olarak ilân edilebilir mi?
***
Yeni Asır'da "Hain" başlığını görünce, ister istemez rahmetli Turhan Feyzioğlu'nun "Demokrasiye ve Diktatörlüğü Dair" isimli kitabını hatırladım. Bu kitapta Feyzioğlu, demokratik rejimlerdeki davranış biçimlerini anlatıyordu: "Demokrasilerde insan, ne Musaddık gibi bir Divan-ı Harp savcısının hakaretleri karşısında ayılıp bayılma, ne Mussolini gibi baş aşağı asılma tehlikesine maruzdur. Ne iktidarda iken dilediğine hain damgasını yapıştırmak imtiyazına mâliktir; ne de Beria ve Demir Perde gerisindeki nice emsâli gibi, bir sabah asıl vatan haininin kendisi olduğunu öğrenerek uyanmasına imkân vardır. İkbal devrinde lüzumsuz göklere çıkartılmadığı gibi, düştüğü zaman da, dünkü dalkavuklarının sövmelerine muhatap olmaz. Ne iktidardayken ağzından çıkan her söz irşat ve keramettir, ne muhalefette iken her tenkit tahrik ve ihanet."
***
Bu arada AK Partili İl Başkanı Ali Aşlık'a ve İzmir Milletvekili Zekeriya Akçam'a, "omurgasız" davranışları dolayısıyla teessüf etmek isterim. Sanki bir suç işlenmiş gibi kaçacak delik aramak, sinmek fayda sağlamaz. Aksine, bu tavır, kamuoyunda, gerçekten "Atatürk düşmanlığı yapıldığı" izlenimini doğuracaktır. Oysa, mesele akademik bir analizden ibarettir.