Kemalizm, Atatürk'ü putlaştırıyor
Her şeyden önce, bir kere daha hatırlatalım: Mustafa Kemal Atatürk ayrı, onun adını taşıyan ve "Kemalizm" denilen resmi ideoloji ayrı. Herhalde Atatürk'ün kendisi "Beni putlaştırın, her yere heykellerimi dikin, bütün kitaplara fotoğraflarımı koyun" diye vasiyet etmemişti. Etmediği şuradan belli ki, en yakın silâh arkadaşı İsmet Paşa, Atatürk öldükten sonra, paradan ve puldan dahi Atatürk'ün resmini çıkartmış, kendi fotoğraflarını koymuştu. Atatürk pragmatik bir insandı. Dogmalara bağlı değildi. Şartlara göre farklı uygulamalar yapabiliyor, hatta birbirinin zıttı denemelere girişiyordu. Attığı bir adımı, tepki uyandırınca geri almasını biliyordu. Maalesef bir kısım insan, günümüzde, hâlâ, 1920'lerin ve 1930'ların iklimini yaşatıyor, buna göre ahkâm kesiyor; attığı her adımın "sağlamasını" Atatürk'ün vecizelerinde arıyor. İşte Atilla Yayla'nın karşı çıktığı budur. Atilla Yayla, Atatürk'ten söz ederken "Bu adam" deyip demediğini bile hatırlamıyor. O, sadece "tek bir adamın" fotoğraflarının ve heykellerinin her tarafta olmasını haklı olarak eleştirmiştir. Hem Atatürk hem de görüşleri eleştirilebilir. Hele hele onun putlaştırılmasına demokrasi adına karşı çıkmak, çağdaşlığın ta kendisidir. Atatürk'ü sevip sayabilirsiniz, büyük işler yaptığına da inanabilirsiniz. Nitekim ben böyle düşünüyorum. Ama onun, hatalarıyla sevaplarıyla, doğrularıyla yanlışlarıyla bir insan olduğunu hiçbir zaman aklımdan çıkartmıyorum.