MHP ve CHP Ümit Özdağ'ın MHP Genel Başkanlığı yarışına katılamaması, parti içi demokrasi adına eksi bir puan ama, Devlet Bahçeli'nin aldığı oylar, Özdağ'ın MHP'de hiç tabanı bulunmadığını da gösterdi. Bahçeli, bin 139 oyun, bin 127'sini alarak Genel Başkan seçildi. Bahçeli'nin konuşmasının hedef aldığı 2 "ihanet" odağı vardı. Bunların en başta geleni, "devletin varlığına kasteden, Türkiye'nin üniter yapısını tartışmaya açan, Ermeni yalanlarının sözcülüğüne soyunan ve 301. maddeyi değiştirmeye kalkarak, Türklüğe hakareti serbest bırakmak isteyen" AK Parti; diğeri, "terör yuvalarını kurutmak için Kandil Dağı'na gitmek yerine, Kandil Dağı'nı Ankara'ya getirmek için hamaset ve gaflet yarışına giren" Mehmet Ağar'dı. Bahçeli, esas rakibi olması gereken CHP'ye hiçbir eleştiride bulunmadı. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın da Devlet Bahçeli'ye destek verdiği hatırlanırsa, 2007 yılının yeni partnerleri yavaş yavaş belirginleşmiş olur. "Bir elmanın" yarısı gibiler. Daha doğrusu, ulusalcılık konusunda yarıştıklarına göre, "Kızıl Elma"nın yarısı gibiler. Müşterek bir söylemleri var: "Avrupa Birliği'ne karşı değiliz ama... onurumuzu çiğnetmeyiz. 301. maddeyi değiştirip, Türklüğe hakareti serbest bırakmayız. Ne mutlu Türküm diyene." "Batı emperyalizmine" tepki açısından ulusalcılık çizgisinde MHP ve CHP ülküdaşlığı olsa bile, din özgürlüğü konusunda ve laiklik tanımında MHP ile CHP arasında ciddi bir mesafe mevcuttur. MHP, 28 Şubat sürecini DSP ortaklığı ile yaşadı ve halkın değerlerine ters düştüğü için önemli bir darbe aldı. Laik-antilaik tartışmasında, bu 2 partiyi aynı çizgide görmek mümkün değil. MHP tabanı, o noktada AK Parti ve DYP'ye yakın. Seçim sonrası MHP-CHP koalisyonundan söz edenler, bu önemli noktayı gözden kaçırıyorlar.