Başbakan'ın ilginç açıklamaları dikkatimi çekti.
"Artık nüfus itibariyle çok yaşlanıyoruz, aile yapılarımız çökmek üzere. Yandım Allah dememek için 3 tane çocuk yapın!"
***
Evinden kaçırılan iki küçük erkek çocuğunun, tecavüz edildikten sonra yakıldığı bir ülkeyiz.
14 yaşındaki kıza tecavüz edip, sokaklara salınan ve karısıyla gülücükler dağıtan, ağalar memleketiyiz.
Eğer üzerinde "gerekli etiket" varsa, o beyefendilerin her şeyi yapma hakkı mahfuz!
Ve ne acıdır ki, yandaş politika, arsızları da koruyor, hırsızları da.
Toplumun ahlakı böyle bozuluyor işte.
"Bizden yana ol, her hakka sahip ol!"
***
Belediyelerin toplum ahlakının bozulmasında üstlendiği rolü kimse inkar edemez.
İhale yandaşlığının yarattığı erozyon, kendi zenginini üretirken, diğerlerine nasıl ilham veriyor acaba?
Bir torba kömürle vereceği oyu takas eden insanın, ahlakının bozulmadığını kim iddia edebilir?
Bugün kömüre, yarın daha değerlisine satış vekaleti!
Yoksul ama onurlu duruşun, diğerlerinden ayrılan yanıdır ahlak!
***
"Sen benim kim olduğumu biliyor musun?" sözcüğü, bu topraklardan defolup gitmedikçe, yasalar önünde her kul aynı hakka sahip olmadıkça, toplumun ahlakı gitgide bozulacaktır.
Demokrasiden daha değerli bir ahlak yoktur.
Her kişiye eşit uygulandığı müddetçe...
***
Bu toplumda kasıtlı açılan yaralara, çocuk doğumları pansuman olamaz.
Uygunsuz etkilenmenin sınırları genişledikçe, toplum ahlakına yönelik saldırıların önü kesilmez.
Aile yapıları da gitgide çöker.
***
Bir gerçek daha var.
Bu toplumun ahlakını ve aile yapılarını gazeteler ve televizyonlar da bozdu.
Para için her yolu mubah sayanlar, saygısız, sevgisiz ve şehvetli bir toplum yarattı.
"Bana dokunmayan yılan, bin yaşasın" diyenleri de...
Tek kanallı sesli toplumduk.
Çok kanallı sessiz toplum olduk!
***
Konuşması gerektiği yerde susmak da, çöküntüyle eş anlamlıdır.
Korkaklık, bozulan ahlakın kardeşidir.