Eğitim engeli koşusu gibi
Mini mini birler bugün okullu oldu. Ne müthiş bir heyecandır yaşamayan bilmez dersem, biraz ayıp etmiş, biraz da suç işlemiş olurum. Herkesin malumu olduğu üzere, ülkemizde ilköğretim zorunlu! Gitmek mecburi yani. Siz göndermeye yanaşmazsanız çocuğunuzu, devlet baba tutar elinden, gönderir okula. Prosedür böyle, gerçek ne durumda derseniz, karamsarlığa gerek yok, dünden iyi diyebiliriz. Yeterli mi, elbette değil. Hala memleketin okulluluk ortalaması ilkokul dördüncü sınıf düzeyinde. Yükselir diye umutla bekliyoruz. Elbette okuma yazma bilmek, ilköğretimi bitirip, diplomayı eline almak, Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki gibi iş yapmıyor artık. Nice üniversite mezunu bile, iş olanakları dar bölümlerden mezun oldukları için, sıradan işlere razı olmalarına rağmen, kaldırım mühendisliğine devam etmek zorunda kalıyorlar. İlk 500'de sadece bir üniversitemiz var. Doğu ve Güneydoğu'da okuyan çocuklar, yapılan tüm sınavlarda kelimenin tam manasıyla dökülüyorlar. Anlayacağınız eğitimde fırsat eşitsizliği ülkeyi dört bir yanında alev alev yakıyor. Öğrenciler müfredattan, veliler el yakan okul masraflarından, öğretmenler maaşlarından dertli. Erkan C. isimli İlköğretim Müfettişi okurum, yolladığı mailde, bizim azlığından şikayet ettiğimiz öğretmen maaşlarını bile müfettişler olarak alamadıklarından dert yanıyor. " Son 10 yılda elimizdeki yetkilerin yarısından fazlası alındı. Ayrıca son yıllarda yapılan hiçbir yan ödemeden yararlandırılmadık. Şu anda denetlediğim öğretmenden ve okul müdüründen daha düşük maaş almaktayım. Meslek grubu olarak perişan durumdayız." Milli Eğitim, al birini vur ötekine misali sorunları yarıştırıp duruyor. Mahkeme kararıyla görevine 10. Kez dönen Erzurum Milli Eğitim Müdürü Fevzi Budak'ın durumuna ne diyeceksiniz? Yıllardır süren bir kedi fare oyunu gibi, Bakanlık alıyor, mahkeme haksız bulup görevine iade ediyor Fevzi Budak'ı. Sonuç, Müdür biraz zahmet çekiyor, Bakan daha şimdiden 9 milyar lira tazminat ödemek zorunda kalmış, devlet ödediği yol harcırahlarından kaynaklanan müthiş bir zarara uğramış durumda. Olan kime oluyor dersiniz, siyasete mi, Fevzi Budak'a mı, yoksa bin bir zorlukla okula gidip gelen evlatlarımıza mı? Hiç şüpheniz olmasın bu anlaşılmaz inadın yükünü, eğitimde yarışı zaten kaybetmiş olan Erzurumlu öğrenciler çekiyor. ÖSS'de, OKS'de ve bilumum sınavlarda, büyükşehir olmasına rağmen pek çok ilçenin gerisinde kalan Erzurumlu çocukları, verilen imkanları kötü kullandıkları için suçlamak mümkün mü? Erzurum Vali'sinin, 19 yıldır koltuğunu bırakmadığını söyleyerek, 'bizi kurtarın' diye feryat etmesi değil, eğitimin kalitesinin yükseltilebilmesi için, hukukun 10. Kez verdiği karara saygı duyarak, bunu Milli Eğitim Bakan'ına da anlatıp, bir uzlaşma noktası bulması gerekmez mi? Bizi kurtarın diye bağırması gereken Vali mi, yoksa her sınavda geleceklerini kaybeden Erzurumlu öğrenciler mi? Bu şartlarda İlköğretimin zorunlu olması ne işe yarıyor, anlayan varsa anlatsın, biz de öğrenelim bari!
|