Bırakıp gitti hepsi. Hepsi bırakıp gittiler! Hepimiz tek başınayız artık! Bir film seyreder gibi sessiz. Hepimiz, tek başınayız artık! Bütün gürültüleri kendimiz çıkarmak zorundayız. Hışırtılar, kendi ellerimizdekilerin sesleri. Biz gürültü yapıp, sadece biz dinliyoruz! Ne bu kalabalık diye, sadece kendimizle dalga geçiyoruz. Ortada ne kalabalık, ne gürültü, ne de başkaları var. Biz, bırakıp gidenlerin ardından, derin bir yas tutuyoruz. İçimizi yaran bir yas içindeyiz! Ne için olduğunu, bu acının neye yaradığını bilmemenin acısı yasımızı bastırıyor. Kendimize, yalnızlığımızı itiraf edemiyoruz. Gözümüz hep kapıda, telefonda, cama değecek taşta. Aklımız televizyondaki aşk dizisinde... Oradaki adam da terk edilmiş! İçimiz rahatlıyor, yalnızlığımızı paylaşıyoruz. Oysa şair, "Yalnızlıkpaylaşılmaz.Paylaşılsayalnızlıkolmaz" diyor. Boş laf, bal gibi paylaşıyoruz. Televizyondaki adamın haline bakıp derin bir, "Ohhh!" çekiyoruz. Onun hali bizden kötü. O, daha yalnız. Daha beter terk edilmiş! Nasıl oluyorsa işte, televizyondan merhem yapıp, kalbimize sürüyoruz. İyi geliyor vallah. İyileştiğimizi sanıyoruz. Gideni aramak yok Özür dilemek, eski zaman işi. Ancak 'ben' affederim sanıyoruz Öyle cahil bir gurura kapılmışız ki anlayana aşk olsun. Biz bile anlamıyoruz. Aklımız... Nefsimiz... Hırsımız... Kavgaya tutuşmuşlar. Kim kazanacak bilemem ama Aşkın kaybettiği kesin... Hepimiztekbaşınayızartık! Birfilmseyredergibisessiz.