Pop star, alaturka star, roman star, falan star, filan star ismiyle televizyonlarda boy gösteren yarışmaları izlemeyenimiz kalmamıştır sanıyorum. Beğeneni vardır beğenmeyeni vardır, ama hiç denk gelmeyeni yoktur. Bu programlar o kadar çok ki, bir şekilde mutlaka karşınıza çıkmıştır. Zap yaparken, reklamdan sıkılıp başka bir yere kaçarken, misafirlikte ev sahibinin baskısıyla mutlaka iki şarkı süresince de olsa izlemişsinizdir. Geçenlerde gazetelerden birinde, bu programlarda yarışmacıların mı yoksa jüri üyelerinin mi yarıştığını sorgulayan bir yazı okumuştum. Tespitler yerinde! Birincisi, bu tip programlar müzik dünyasına yeni yetenekler kazandırmaya değil şova yöneliktir. İkincisi, ne olursa olsun programın sonunda yarışmacı asla kazanamaz. Jüri kazanır, yapımcı şirket kazanır, televizyon kazanır. Üçüncüsü, sanatın bu denli alt seviyede temsil edilmesinin imkanı yoktur. Bu işten bir cacık olmaz anlayacağınız. Zaten anlamış ve eğlenmekte olduğunuzu sanıyorum. Biz gelelim meseleyi gündeme getirmemizin hikmetine. Bu yarışmalardan mezun olan yarışmacılar, aldıkları diplomanın bir işe yaramadığını anlayarak isyan etmişler. Koca koca televizyonların, aylarca yarıştırdıktan, onca eğitim verdikten sonra, halkın ve çooookk kıymetli jürinin oylarıyla onları star seçmesinin, bir halta yaramadığını anlamış ve bu haksızlık karşısında örgütlenmeyi uygun bulmuşlar. İyi yapmışlar, örgütlenmek iyidir, bu ülkede neye yaradığı pek anlaşılmasa da! İnanılır gibi değil ama televizyonlar tam 7 yıldır, ünlü olmak hayali kuranları değirmen gibi öğütüp, gözlerimizin önünde unufak ediyormuş. İşe 7 yıl sonra uyanan mağdurlar, 'yarışmazedeler' ismiyle bir araya geliyorlarmış, gelsinler, geç bile kalmışlar. Aslında benim tüm zamanlarda en favori derneğim; 'cenaze ağlayıcıları derneği'dir. Üstüne tanımam! Merak edenler için, 'cenaze ağlayıcıları derneği' ne yapar, azıcık ondan da bahsedelim. Efendim bunlar, isimlerinden de anlaşılacağı üzere, cenazelerde ağlarlar! Hem de yakın akraba, tanıdık, tanımadık bakmadan, usulca ağlamaktan kendilerini yırtarak ağlamaya kadar, cenaze evlerinde ulvi bir görev ifa ederler. Elbette bir bedel karşılığında ağlayan bu insanlar, yaşamları boyunca bir küçük iyiliği bile insanoğlundan esirgeyip ebedi aleme göçenlerin, özellikle yakınları için bulunmaz insanlardır. Kimsenin ağlamaya tenezzül etmeyeceği cenazelerde, cenaze ağlayıcıları öyle feveran ederler ki, orada bulunanların içinden ağlamak geçmese de, kendilerini tutmaları ne mümkün. 'Cenaze ağlayıcıları derneği' müthiş bir eksiği ifa ettiği için benim favori derneğimdir. Şimdi başımıza bir de 'yarışmazedeler' çıktı. Onları da haklı davalarında destekliyorum. Düşünsenize yarışmaya girerken kurdukları hayalleri. Ün, şöhret, para, pulbir de sonuca bakın! Buna mağduriyet değil de ne denir? Haydi aslanlar, haklı davanıza millet, kısa mesajla destek verecek!