Ergenekon operasyonları zaten epeydir karışık olan ideoloji tellerini dolaştırdı. Kimin neyi niçin savunduğu pek belli olmuyor. Daha doğrusu geçmişte verilen fotoğraflar ile bugün gösterilen tepkiler üst üste pek oturmuyor. Bu ülkede darbeye en çok karşı çıkanlar kimlerdi? Sol entelijansiyesi değil mi? 12 Eylül'ün sillesini en çok yiyen sol düşünce yıllar boyu darbeciler yargılansın demedi mi? Hatta, İslamcılar başta olmak üzere herkesi darbeler karşısında sessiz kalmakla suçlamadı m? Peki bugün onlar neden darbe yaptıkları iddiasıyla göz altına alınanlar karşısında bu kadar tezat bir noktada duruyorlar? Bugünkü duruşlarının doğru olduğunu kabul edersek, yıllardır yalan mı söylüyorlardı? Kendilerine inanan, onların peşinden gitmek için uğraşan genç insanları dibine kadar kandırdılar mı? Hemen her fırsatta ortalara saçılıp demokrasi, özgürlük, insan hakları haykırışları sahte birer Yeşilçam uyarlaması mıydı yoksa? Yargının ne kadar yıprandığını, siyasallaştığını ve inandırıcılık zeminini kaybettiğini sürekli söylüyoruz. Ama yargı üç beş gün sonra oyundan çekilir. Verdiği kararları tartışırız. Oysa bu sıcak günlerde darbe karşıtlığından nemalananların Ergenekon cephesinde yer almalarını asla unutamayız, unutmamalıyız. Bu sahte demokratları, bu darbe şakşakçılarını, bu provakatör ajanlarını bugünlerde söyledikleri ve yazdıkları ile apaçık görmekteyiz. Soruşturma kapsamında içeri alınanlar serbest kaldıklarında özgür bir biçimde hayatlarına devam edecekler. Ama ya bu dönemde darbe şakşakçılığı yapanların akibeti ne olacak? Tıpkı Kenan Evren'in "bize gaz verenleri açıklasam sokağa çıkamaz" dedikleri gibi bugünün utanmazları nasıl yazdıkları kirli yazıları, söyledikleri leş sözcükleri temizleyecekler? Evet Türkiye bir iç temizlik fırsatı yakaladı. Asker ya da başka birisi fark etmez, darbe yapma hevesi göstermişse, bu ülkenin huzuruna çomak sokmaya kalktıysa cezasını çekmeli... Daha önemlisi, küçük gettolarında dayanışma içinde birbirini kollayan bu sol sahtekarların da artık seslerini kesme zamanı geldi. Ülkeye zerre kadar faydaları olmayan, taburelerinin tepesinde tüneyerek süfli hayatlarına entel elbise giydirenlere tahammülüm kalmadı. Adamlık yok... Dürüstlük yok... Tutarlılık hiç yok... Sahtekarlık, iki yüzlülük, fikir namussuzluğu var... Yazın, yazın... Konuşun, konuşun... Tarihe iki yüzlülüğünüzle, sahtekarlılığınızla ilgili belgeler bırakın... Bir gün bu belgeler toplanır ve önünüze konur. Ama sizde ar haya kalmadığı için, sizde utanma duyguları resetlendiği için yüzünüz bile kızarmaz. Ama tarih sizi resetleyecek. Biliyorum...