Çarşamba günü Hıncal Uluç ile ilgili yazmıştım.
Eleştirilerinden dolayı ne kadar sahipsiz kaldığından, kimsenin mesleki dayanışma içine girmediğinden dem vurmuştum.
Meslekte herkes sahipsiz değil elbet.
Bunun son ve en güzel örneğini Ekonomi Gazetecileri Derneği verdi.
Bu derneğe üye olan gazeteciler, özellikle halkla ilişkiler sektörünün medya içindeki en büyük muhataplarıdır.
Herhangi bir şirket kamuoyu ile paylaşmak istediği bilgi olduğunda halkla ilişkiler faaliyetleri üzerinden ekonomi basınına ulaşır ve mesajını topluma ve sektörüne iletir.
Ancak her işte olduğu gibi burada da bazı nahoş tercihler bulunuyor.
Şirketler yayın organlarını tiraj ve reytinglerine göre sınıflandırıp davet listelerini buna göre şekillendiriyor.
Kimi zaman da arazideki muhabirleri atlayıp müdürler ile iş tutmayı sevenler de bulunuyor.
İşte Ekonomi Gazetecileri Derneği bir deklarasyon yayımlayarak bu tür subjektif ayrımcılığa karşı mücadele bayrağı açtı.
Gazetemiz yazarı da olan EGD Yönetim Kurulu Üyesi Faruk Erdem göstermeseydi benim de haberim olmayacaktı.
Faruk, PR şirketlerinin bu konulara dikkat etmesi gerektiğinin altını kalın çizgilerle çiziyor.
İşte kriterlerden bazıları:
* Basın toplantıları bütün basın organlarına açık olmalıdır. Halka açık firmaların, hisse senedi fiyatını etkileme olasılığı bulunan bilgilerini paylaştığı toplantılarını bazı basın organlarına kapatmaları, yatırımcıların zarar görmelerine ve sermaye piyasalarında güven zedelenmesine neden olmaktadır.
* Özellikle uzmanlık gerektiren dallarda (Ki bu dalların sayısı giderek artmaktadır) ilgili muhabirin yerine müdürün toplantıya çağrılması (Ki bunu ekonomi gazetecileri servis içi işleyişe müdahale olarak algılamaktalar) ve aynı gün içinde müdürlerle ayrı toplantı yapılması, haber verimini azaltan bir uygulamadır.
* Çeşitli etkenler nedeniyle gazeteciler arasında ayrım yapan kurum ve bireyler, hem gazetecilerin mesleki kariyerlerine darbe vurmaktadır hem de kamuoyunun önemli bir kısmının bilgiye geç erişmesine ya da hiç erişememesine neden olarak topluma da zarar vermektedir.
* Aracı kurum analistleri, yatırım bankacıları, bankacılar, akademisyenler, köşe yazarları muhabir değildir. Toplantıları çeşitli kesimlerle (analist, akademisyen, köşe yazarı) sınırlamak, bilgiyi toplumun hizmetine sunmak yerine seçkinci bir kesimin hizmetine sunmak anlamına gelir.
Deklarasyonda daha pek çok detay madde olduğu gibi ekonomi gazetecilerine yönelik öneri ve uyarılar da var.
İşte budur.
Mesleki dayanışma, yaptığı işe sahip çıkma, işte budur.
Herkese örnek olması dileğiyle.