Kayıp trilyon davası, literatüre RP kapatma davası sırasında geçmişti. Partinin Hazine'den aldığı 1 trilyonu nereye harcadığı belli değildi. Bu dava yüzünden Necmettin Erbakan mahkum oldu. Şimdi benzer durum CHP için geçerli. Gül'ün Cumhurbaşkanlığı öncesi de konu gündeme gelmişti. O dönemde muhteşem muhalefet örneği sergileyen "silahsız kuvvetlerin" önderliğini, Kanaltürk TV ve patronu Tuncay Özkan yapıyordu. CHP Özkan'ın bu "sağlam" duruşunu ödüllendirmek istemiş, Hazine'den aldığı paranın 4 trilyoncuk gibi küçük bir kısmını Kanaltürk muhasebesine gönderivermişti. İşin içinde irtica yoktu ancak yine küçücük bir sorun vardı; Kanaltürk paranın 3 trilyonunu faturalayamıyordu. Daha doğrusu faturayı CHP'ye kesemiyor, parayı başka yerlerden aldığını küçük muhasebe operasyonlarıyla sağlıyordu. Ancak talih işte, Kemal Unakıtan'a bağlı Gelirler İdaresi konuyu yakalıyor, dosyayı yaklaşık 1 yıl önce Anayasa Mahkemesi'ne gönderiyordu. Cumhuriyet Başsavcısı da mevzuatta esnetecek alan bulamadığı için kendisine gelen delilleri Yüksek Mahkeme'ye göndermekten başka çare üretemiyordu.
CHP'nin başına gelen... Ve sonuç, CHP bu yasa dışı yardım ve usulsüzlük nedeniyle kapatılma tehlikesiyle karşı karşıya... Siyasi nedenlerle, fikir ve şiddet içermeyen program, eylem ve söylemler nedeniyle parti kapatılmasına karşıyım. CHP'nin başına gelense bu denklemlere uymayan, doğrudan adi suç denilebilecek bir durum. Aleni usulsüzlük tespit edilirse CHP kapatılabilir, Deniz Baykal ve arkadaşları siyasi yasak yiyebilir. Sorumsuz muhalefetten, demokrasi dışı güçlerle kol kola girerek ülkeye ve siyasi sisteme zarar verdiğinden, günümüz dünyasını anlamama hastalığı nedeniyle hâlâ soğuk savaş siyaseti güttüğünden, siyaseti iktidara sövme sanatına indirgediğinden Baykal ve arkadaşları tasfiye olacaksa, birkaç trilyon feda olsun.
Yenilmeye doymuyor Hem CHP ve ona oy veren kitle hem Türkiye hem de üretken siyasi iklim nedeniyle, Baykal acilen siyaset sahnesinin dışına itilmelidir. Kişisel şirketi gibi yapılandırdığı CHP delegasyonu yüzünden her seçimde yenilmesine rağmen sırtının yere gelmesinden haz alan pehlivanlar gibi sürekli meydanlarda gezinmekten gocunmuyor. Gelişmiş demokrasilerde seçim kaybeden tüm liderler siyaseti bırakırken, Baykal ve yaş ortalaması 70 olan politbürosu koltuklarına sıkı sıkıya sarılmışlar, işsiz siyasetçi olmamak için çırpınıp duruyorlar. Olan da Özkan'ın "Biz kaç kişiyiz" sitesindeki para tezgahına olacak. SMS'lerle para toplayarak siyasi komiklik üretmeye çalışan Özkan, kendisi sayesinde Baykal ve ekibinin tasfiye olmasından memnun ve mesut gülümseyip duruyor. Sonuç kime yararsa yarasın söylediğimiz şudur: Koltuklarıyla gömülmeye ant içmiş Deniz Baykal ve arkadaşları ülkenin önünde yük ve engel olacaklarına, birkaç trilyon liracığı feda edebiliriz...