İsviçre maçında, Hakan Yakın ikinci golü atsa... Çek maçında durum 2-0 devam ederken top direkten dönmese... Ya da Emre Aşık'ın yaptığı harekete hakem penaltıyı verse. Gazetelerin neler yazacaklarını tahmin etmek zor değil. Temeli olmayan ve gerçekten mucizelerle bu noktaya gelen bir milli takımdan bahsediyoruz. Çekler'in yenilmesi mucizeydi, bizim kazanmamız... Peki ya sistem ve yarınlara yatırım? "Mucizeler zaman alır" diyen Fatih Terim'e karşılık, "Sağlam temeller ne kadar zaman alır" desek, hükmü olmaz. Çünkü kazanan daima haklıdır. Ama gerçeklere baktığınız zaman, "kazanan her zaman kazanmış sayılmaz." Bunu ülke dönüşünde daha iyi anlayacaksınız. Biz bir sistemin değil, mucizelerin takımıysak... Dünyanın en iyi kalecisinin yaptığı gibi, akıl almaz hataları bekleyeceğiz. Kalecinin elinden kaçırdığı topla, rakibin şifresini çözmüş sayılan futbolcularımızı, matematik uzmanı sayacağız. Nasılsa kazanan her zaman haklıdır ya... Türkiye'nin en iyi onbirini seçmekten bile aciz olanların, kazandıktan sonraki "tehditkar ve kabalık kokan" tavırlarına göz yumacağız. Hiçbir şey sebepsiz değil... Eğer bir teknik adam, futbol gazetecilerinden nefret ediyor da... Varolmayı sürdürüyorsa... O teknik adamın eleştirilen bütün özelliklerinin karşılığı... Futbol gazetecilerinde mevcuttur. Yani her ülkenin kendine layık futbol medyası... Ve milli takım teknik direktörü vardır. Hayırlı uğurlu olsun... El açıp, diz çökenleri de bol olsun!.
***
Eleştiriden korkarsan, bir şey söyleme, yapma ve bir şey olma... ***
Ben sevdim mi kendim gibi severimBu final de senin yalanın olsunGelen dertler safa gelmiş hoş gelmişAşkımı kaybettim bulanın olsun
hy