Yetkili bir adam heykele bakıyor, nasıl bir emek harcandığının farkında bile değil.
Umurunda da değil zaten.
Yetkili adam, Allah'ın sanatçılarından birinin eserine saygı duymak yerine, heykelin apış arasını işaret ediyor.
"Bu heykele bir don giydirin" diyor.
Her şey bu kadar basit!
Ahlaka bekçilik etmek de...
Sanatın sınırlarını belirlemek de...
***
Heykelin saçları var, gözleri...
Heykelin her milimetrekaresinde, bir sanatın izleri var.
Tarihten bugünlere uzanan muhteşem bir yolculuğu...
Kaç milyon çift göz o heykeli izlemiş de yetkili adam gibi bakmamış.
Bir heykele bakarken, başkalarının yüreği, kasıklarında atmamış.
Sanatı katletmenin adı ahlak!
Ahlakın promosyonu da bir don!
Toplumun gözünü, kara kapkara gerçeklerle boyamak için, seçilmiş adamlar bunlar.
***
O sırada ülkenin topraklarında "4 kadınla birden nikah kıyılıyor"!
Halay çekiyor, abazan erkekler demokrasisi.
O sırada, yetimin öksüzün hakkını yiyor belediye haramileri, altına lüks cipler çekiyor.
Heykellerin apış arasına bakanlar, ülkenin bu tarafına bakmıyor.
***
Bale yapan 7 yaşındaki minicik kızlara bile cinsel obje gözüyle bakanların, sanat eserlerine hangi gözle bakacağını sanıyordunuz ki...
Kasten cahil bırakılan toplumlarda, heykellerin kıçına don giydiren adamlar el üstündedir.
O yüzden sanat da ayaklar altındadır özgürlükler de...
Ahlaka gelince...
Toplumu sömürürken, lüks villaların sahibi olurken, bin türlü yalanla yetimin öksüzün hakkını yerken...
Ahlak mecburi değildir.
Donuna kadar borca ve ahlaksızlığa gömülen topraklarda...