Doğru bir adam, doğru hamle demektir. Her şeyin üzerini örter. Yanlış adamları takıma yerleştirmenin günahlarını bile... İsviçre karşısındaki milli takımda, öncelikle Arda'nın hakkını vermeliyim. Sonra da Semih'in... Attıkları goller için değil... Futbolun zeka ve yaratıcılık olduğunu gösterdikleri için... Formanın içine soktukları ruhu, kuru gürültüye yem etmedikleri için... Kendisinde fazla olanı, arkadaşlarına da dağıtan Arda'nın, İsviçre maçında verdiği en anlamlı ders, "ayrıcalıklıdavranan" sisteme açılan bayraktır. Maça çıkarken, ArdaTuran'ın yüzündeki güven duygusu, diğer futbolcularda yoktu. Arda'nın ayağında döllenen pozisyonlar ve sahada hiçbir futbolcuda bulunmayan zekası, onu "altınçocuk" yapmakla kalmadı, büyük takımların da kayıtsız şartsız gözdesi yaptı. SemihŞentürk'e gelince... Onda "yedekolmayınimetsayan" bir asalet var. Bir dakikada kaderi yolundan döndürecek kadar özel biri. Terim'in kilitlediği kapıyı, İsviçre'de onun kafası açtı. Doğru, yanlışlardan arta kalansa, iki doğru adam İsviçre maçını ipten almıştır. Bunun adı doğruların sessiz isyanıdır. Bu iki adam Çekoslavakya maçında yüreklerdeki baş davetlidir. Birileri Portekiz maçındaki gibi, "millitakımapusukurmasın" diye..