Kuzey Irak'a operasyon
Önce Terörle Mücadele Koordinatörü Org. Edip Başer konuştu, arkasından yardımcısı emekli Tümgeneral YaşarKaragöz. Edip Başer'in görevden alınmasının sebebi, 12 Mayıs 2007 tarihli Die Welt gazetesine yaptığı AK Parti aleyhindeki zehir zemberek açıklamalardı: "Ordu,siyasetçilerin,halkıniradesinekarşıcumhuriyetinsekülerdeğerlerinizedelemesinehiçbirzamanmüsaadeetmez.Mitingler,halkın,cumhuriyetintemeldeğerleriniözümseyememişbiriniCumhurbaşkanıolarakistemediğinigösterdi.Gül,ErdoğanveArınç'ındeğişimeuğradığınıdüşünenleraz." Hemen arkasından Tümgeneral Yaşar Karagöz'ün beyanları geldi. Ve tartışma iyice ayağa düştü: "ÇayparamızıbileEdipPaşacebindenödedi.Atamayazım3.5aysonraimzalandığıiçin,Başbakanlık'akendimeaitotomobillegidipgeldim.Kimseyeşikâyetçiolmadım.BirteksekreterimizMelekHanımdışında,nefaksımız,nedefotokopimakinemizvardı.Buihtiyaçlarımızıdiğerbirimleregiderekkarşılıyorduk.28Eylül2006'dagörevebaşladım;11Nisan2007'debanaceptelefonukartıverdiler..." Bu gibi sözler ancak aile içinde sarf edilir veyahut insan, sadece eşine dostuna kapalı kapılar ardında böyle yakınabilir. İlk defa, hem de yüksek rütbeli bir askerin "Çayparamızıbilecebimizdenödüyorduk" diye gazeteye demeç verdiğine şahit oluyorum. Bu yüzden de "Acaba hükûmeti yıpratma kampanyasının bir parçası mı?" diye şüphe duyuyorum. Acaba, Yaşar Karagöz, "Buşartlardaancakbukadarıyapılır" diye, hükûmetin, meseleye gayriciddi yaklaştığını mı ortaya koymak istedi? Unutmayalım ki, kendisi, Milli Güvenlik Kurulu Psikolojik Harekât Başkanlığı görevinde bulunmuş. Son haftalarda, terör, gene siyaset malzemesi olarak kullanılıyor. Anafartalar Çarşısı saldırısından sonra, Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın 12 Nisan tarihli sözleri devamlı hatırlatılıyor ve "AskerKuzeyIrak'abiroperasyonistiyorama,hükûmetyasalzeminihazırlamıyor" iddiaları dile getiriliyor. Halbuki, Kuzey Irak'a operasyon ile hiçbir kalıcı ve somut sonuç elde edilemez. Daha önce böyle operasyonları çok yaptık. Geçmişteki operasyonlardan sonra Irak'a götürülen gazeteci gruplarının içinde Güneri Civaoğlu da bulunuyordu. Yazdıklarını okuyalım: "... TSK'nınvuracağıhaberigelincekamplarboşaltılıyordu.PKK'lılara 'Araziye dağılın, köylerde halkın arasına saklanın' emriveriliyordu...Bunlarıgörenbirgazeteciolarak,sınırötesiharekâtınvereceğisonuçkonusundaiyimserolduğumusöyleyemem...OzamanPKKbölgedeizoleydi.KuzeyIrak,Bağdatyönetimininerişemediğisahipsizbirbölgeydi...ŞimdiarkalarındaBarzani,TalabaniveABDvar.Budurumda,sankibütünsorun,hududunötetarafınasefereylemekleçözülürmüşgibihavabasmak,toplumudakendinidealdatmaktır." (27 Mayıs 2007-Milliyet) Ama dedik ya, bütün bunlar psikolojik harekâtın bir parçası. Hükûmeti terör karşısında aciz göstereceksiniz; bir yandan laiklik silâhıyla vururken, öte yandan bir başka kesim için Sevr paranoyasını hortlatacaksınız. Böylece "şoven/milliyetçi" bir seçmen kitlesini belirli bir parti lehine harekete geçireceksiniz. Bakalım evdeki hesap çarşıya uyacak mı?