Cumhurbaşkanı 'faul' yapıyor
Anayasa değişikliği paketi, hâlâ Çankaya'da bekliyor. Cuma günü (bugün) 15 günlük süre doluyor. Tayyip Erdoğan'ın TÜSİAD'da da belirttiği gibi, Sezer, 15 günlük hakkını, yasayı geciktirmek için kullanıyor. Birkaç maddelik Anayasa değişikliğini bu kadar inceleyecek ne var? Ama düpedüz obstrüksiyon yapıyor. Futbolda bu gibi engellemelere "faul" veriyorlar. Eğer "Çelme takıyor" yorumunu benimsersek, iş, "sarı kart" a kadar gidebilir. Lütfen "Cumhurbaşkanı tarafsız olmalı" diyerek Abdullah Gül'e karşı çıkanlar, durumu yeniden muhakeme etsinler. Sezer, tarafsız mı davranıyor? Attığı her adım CHP'ninkine benziyor. İfade ettiği her düşünce, Baykal'ınkiyle paralel. Anayasa, Cumhurbaşkanı'na veto hakkı tanıyor; ayrıca, 15 günlük de süre veriyor. Zamanın çok sıkışık olduğu ve Meclis'in, ancak, Yüksek Seçim Kurulu, milletvekili listelerini ilân edene kadar çalışabileceği herkesin malûmu. Bu yüzden obstrüksiyondan söz ediyoruz. Sezer, anayasal hakkını yasama faaliyetini engellemek için kullanıyor. Zaman bırakmama çabasıyla, Meclis'in üstün iradesine karşı çıkıyor. AK Parti Grubu, önlemini aldı ve bu hafta sonunda bütün milletvekillerini çalıştırmak üzere herkese bildirimde bulundu. Yeniden ve aynen Anayasa değişikliği geçtiği takdirde, bu defa Sezer'in elindeki koz, halk oyuna başvurmak. Cumartesi, pazar, değişiklik teklifi Anayasa Komisyonu'ndan yeniden geçse, ayın 28 veya 29'unda, pazartesi veya salı, Genel Kurul'da ele alınacak. 48 saatlik aradan sonra, cuma, 1 Haziran'da, ikinci görüşme yapılabilecek. 330'un üstünde milletvekilinin desteği sağlanırsa, 367'den aşağı olduğu takdirde, otomatik referanduma gidiliyor. 367 oy temin edilse dahi, bu defa da büyük ihtimalle Sezer referanduma başvuracak. Her halükârda, seçimlerden 30-40 gün önce referandum süreci başlayacak. (Mevcut kanunlara göre, referanduma ancak 120. günün sonunda gidilebiliyor. 120 günlük bir propaganda süresi var.) Alın size Türkiye'de yeni bir tartışma konusu: Seçim yapıldı diye süreci durdurmak mümkün mü? Söz konusu tartışma, bugünün meselesi değil. 22 Temmuz seçimlerinden sonra, Meclis'in oluşumuna bakacağız. AK Parti, salt çoğunluğu (276) almışsa, süreç kolay kolay durmaz. Ama, kimilerinin beklentisi gerçekleşir ve AK Parti 276'nın altında kalırsa, gelişmeler üzerindeki hâkimiyetini de kaybedecektir. Cumhurbaşkanı'nın yetkilerinin kısıtlanıp kısıtlanmayacağı hususu da tam olarak bilinmiyor. Burada da AK Parti'nin seçim performansı önem kazanıyor. Başarılı bir sonuç ortaya çıkarsa, belki Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı'nın yetkilerinin artırılmasını sağlayarak, kendisi halkın seçtiği ilk Cumhurbaşkanı olmak isteyecektir. Her şey mümkün... 22 Temmuz sonrası da bir hayli karışık görünüyor.
|