Darphane-i Amire'de 19 Mayıs
Cumartesi günü "GençSiviller"in Gülhane Parkı Darphanei Amire'de düzenledikleri 19 Mayıs şölenine ka tıldım. Birçok aydın, "Demokrasidersi" başlığı altında görüşlerini dile getirdi. Ben, "5darbeaynıhikâye" konulu bir konuşma yaptım. İşte anlattıklarım: "27 Mayıs sonrasında, Cumhurbaşkanı Celâl Bayar'a darbenin mahiyetini sormuştum. Bana, ortada bir fiili durum olduğunu, Osmanlı'dan gelen geleneğin tekrar edildiğini, Ordu-Medrese işbirliğinin kanun yapma ve yürütme gücüne direndiğini söylemişti. Osmanlı'da üçlü bir yönetim vardı: Saray+Ordu+Medrese. Ordu ve Medrese biad etmeden padişah tahta çıkamazdı. Bir anlamda Ordu ve Medrese 'müntehib-isaniler' (ikinci seçiciler) gibiydi. 1924 Anayasası'yla Atatürk, Medrese ve Ordu'yu devlet ortaklığından çıkarttı; Saray'ın kanun yapma yetkisini Meclis'e verdi. Ordu ve Medrese yerine seçim sandığını, halkı kaim kıldı... Yukarıdaki sözler ve görüşler rahmetli Cumhurbaşkanı Celâl Bayar'a ait. Onun, 27 Mayıs hakkındaki yorumu. Bence Atatürk, milli egemenliği kayıtsız şartsız ülkede hâkim kılmak istedi ama, bunda başarılı olamadı. Balkan faciasını yaşadığı için, askerlerin de üniformalarıyla siyaset yapmalarını engelledi. 'Yaüniforma,yasiyaset' dedi. Birinci Dünya Savaşı'na takaddüm eden dönemde, İstanbul gazetesinin o zamanki yazı işleri müdürü George Gaulis 'Türkordusunuyenmekimkânsızdır.Amabugüniçin,Türkordusumevcutdeğildir;politikayabulaşmıştır.Bulgarlarkarşısındabirzaferkazanacağınıdüşünmüyorum' demişti. Tahmin ettiği oldu ve Osmanlı, yüzyıllar boyu hâkim olduğu topraklardan tedricen ve büyük kayıplarla çekildi.
***
Osmanlı geleneğinden Cumhuriyet'e hep aynı hikâye. 1876'da Abdülaziz'i taht tan indirenler arasında bulunan Süleyman Paşa, Sultan'ın Baş Harem Ağası Cevher Ağa'ya "Kazavekaderinhükmübuimiş.Milletihoşnutedemedi.Buhareket,milletinselâmetiarzusundangelmiştir" diyordu. 1913'te, Babıali baskını. Enver Paşa, Sadrazam Kamil Paşa'ya "Milletsiziistemiyor,istifaediniz" diye buyurmuştu. Hep, millet adına ve millete danışmadan eyleme geçiliyor. 27 Mayıs'ta, "Gayrimeşrubiriktidarakarşı,direnmehakkınıkullananTürkmilleti" ibaresi Anayasa'da yer aldı. 1982 Anayasası'nda benzer ifadeler: 'TürkmilletininayrılmazbirparçasıolanTürkSilâhlıKuvvetleri'nin,milletinçağrısıylagerçekleştirdiği12Eylül1980harekatısonucunda,TürkmilletininmeşrutemsilcileriolanDanışmaMeclisi'ncehazırlanıp,MilliGüvenlikKonseyi'ncesonşekliverilenbuAnayasa...' Yukarıdaki cümleler, 1982 Anayasası'ndan ancak 1995 değişiklik paketiyle çı karılabildi. Hep aynı hikâye... 28 Şubat ve 27 Nisan... Daha 27 Nisan sürecinin başındayız. Acaba, 22 Temmuz seçimleri, bu bunalımı noktalayacak mı? Yoksa, yeni gelişmeler mi ortaya çıkacak? 27 Mayıs öncesinde, '9Subay' olayı diye anılan bir olay meydana gelmişti. Darbe hazırlığı içinde olan 9 subay, Samet Kuşçu'nun ihbarıyla yakalandı. Sonuçta 9 subay beraat etti; ihbarı yapan ceza aldı. Geçtiğimiz Nisan ayında Nokta dergisinde darbeye dair haberler yer aldı. Ama darbeci denilenler yargılanacağına, Nokta dergisi kapatıldı ve Genel Yayın Yönetmeni Alper Görmüş hakkında soruşturma açıldı. Birbirine benzeyen bu hikâyeler, bakalım daha ne kadar sürüp gidecek."