AKP'nin yarattığı tipoloji
Yan taraftaki yazıda, Türkiye'nin seçkin tarihçilerinden Prof.Dr.İlberOrtaylı tarafından ortaya konulan analizde, gerek Osmanlı'da gerekse Türkiye Cumhuriyeti'nde, Batılılaşma ve moderleşme sürecinde nasıl bir doku uyuşması ve devamlılık olduğunu açıkça gördük. Kendimizden ve çevremizden sayısız örnekle bunu anlatmak ve görmek de olasıdır. Kasaba ve köylerden, ilçe ve şehir merkezlerinden kalkıp göç etmiş, memleketin çok değişik okullarında rahlei tedristen geçmiş milyonlarca insan bugün, bütün maarif sistemini, akademileri, holdingleri, devasa gazeteleri, 780 bin kilometrekareye yayılmış bir dev gibi soluk alıp veren silahlı ve silahsız koca bürokrasiyi, siyasi partileri yönetmektedir. Bu insanlar hem kendi yaşamlarını sürdürmekte hem de ülkenin sosyal ve ekonomik hayatını paylaşmaktadır. Hiç kimsenin kimseye, Senneredengeldin,kiminnesisin, diye sormadığı bir atmosferde üstelik... İşte bu atmosfer, bilerek veya bilmeyerek, çok değişik odak ve güçler tarafından bozulmaya başlamışsa, insanlar birbirlerinin, inançları, kimlikleri vesair özellikleriyle ilgilenmeye ve bunlara göre tasnifler yapılmaya başlanmışsa, o atmosferde ne demokrasiningelişmesinden ne de kişihakvehürriyetlerinden söz edilebilir.
***
Sözümüz soyut kalmasın diye gerçeklerden bir örnek vermek gerekirse, geçenlerde üniversite hocası da olduğu ileri sürülen bir yazar, gazetelerden birinde (O gazetenin nasıl bir zihniyete sahip olduğunu pekala tahmin edebilirsiniz) mealen şöyle yazabiliyordu: Türkiye'de en büyük mücadele Anadolu Türkleri ile Rumeli Türkleri arasındadır! Bu atmosfer kirletmesi, küresel ısınmadan daha tehlikelidir.
***
Öte taraftan, AKP iktidarına yakın çevrelerin, muhtemelen Kabine üyelerinden de habersiz, değişik işgüzarlıklar ve ikbal arayışları ile de beslenerek, bürokraside, belediyelerde ve muhtelif mevkilerde gerçekleştirdiği kadrolaşmanın, yukarıda sözünü ettiğimiz liyakat sistemine dayanan terfi anlayışıyla değil, bizden-onlardan anlayışı ile sürdürüldüğü gerçeği, tartışılmaz bir gerçektir. Sadece özgür(!) basında meydana getirilen saflaşma ve yandaş basın yaratma çabaları, buna çarpıcı örneklerden biridir. Cemaatlere yakın unsurların önemli köşeleri tutmuş olmaları, hükümet çevreleri tarafından el üstünde tutulmaları, televizyonlardaki tartışmaların en mutena köşelerine berdevam misafir kabul edilmeleri hep bundandır. Kadında türbanı, erkekte de badem bıyığı referans kabul eden AKP zihniyeti, liyakat sahiplerini makamlara getirdiğini düşünüyor olsa bile, sonuçta kılık kıyafet ve kafa içi sınıflandırması yapmakta ve yurttaşları kategorize etmektedir. Sadece laikliği değil, demokrasiyi de berhava edecek anlayış tamı tamına budur.