Sandık fetişizmi
Biz söyleyeceğimizi düpedüz söylüyoruz. Diyoruz ki, bu memlekette gerçekdemokrasi yok. Bir miktar var fakat... Demokrasicilik oynamaya yetecek kadar. Demokrasi dediğin şey, öyle bir nesne ki, hukukun, birey hak ve özgürlüklerinin, sosyal gelişmişliğin, ekonomik özgürlüklerin, rekabet hürriyetinin, devletbirey dengesinin iç içe geçtiği büyük bir sarmal. Yaşayan, canlı, çok hücreli bir organizma gibi.
***
Bütün bunlar, orantılı bir biçimde usul usul yerleşmiş, oturmuş ve genel kabul görmüş olacak ki, demokrasiden söz edesin... Bu iş zaman alacak bir iştir, bir süreç ve süreçler toplamıdır.
***
Bizdeki nispi ve kısmi demokrasi, seçim sandığı ile temayüz etmektedir esasen... Koyuyorsun sandığı seçmenin önüne, demokrasi oluyor, yaşanıyor ve orada bitiyor. Sonra?.. Gelsin parti diktatörlüğü!.. Gelsin iktidar sarhoşluğu!..
***
Gitmiş AKP'ye kapılanmış zevzek de oturduğu yerden e-mail sallayıp bizi eleştirmeye kalkışıyor. Demokrat davran, millete saygılı ol!.. Gerçek bir demokrasi için özgür ve serbest seçim şarttır ama yeter şart değildir, diye yazıyorum, daha ne kadar demokrat tespit olacak bilmiyor armut kafalı!.. Kendisi de 4'te 3 seçmen kitlesini bir kenara atmış farkında değil...
***
Medyada ve siyasette, İşte seçim vakti geldi, yaşasın sandık, diye bağıranlara da bir çift sözüm olacak. Millet iradesi, en yüksek irade sayılmalıdır, elbette. Meclis'e mertçe yansıdığı ve yansıtıldığı oranda. Fakat sizinki de az buçuk sandık fetişizmine kaçıyor, arkadaşlar. Özgür seçimler, her şeyin bittiği nokta değil, başladığı noktadır. Bazen, hiç istenmeyecek süreçlerin başladığı da görülmüştür kimi seçimlerle...
***
Benzetmek gibi olmasın ama siz de bilirsiniz Hitler'in de seçimlerle, sandıkla gelmiş olduğunu. Stalin'in bolşevik partisi de ikide bir seçim yapabiliyordu. Çin'de bile seçim var evelallah... Ama demokrasi var mı sizce?