Yüce mahkeme hangi kapıyı açtı?
Ankara kürsülerinden Türkiye'ye kuvvetli bir atmosfer yayılmaya çalışılıyor. Özellikle AKP çevrelerince... Biz seçmek istiyorduk, seçtirmediler havası... Her zaman kolayca oynanan mağduriyet rolü gözleniyor bu suni atmosferde... Medyadaki köşelerden ve manşetlerden de bu hava bilerek veya bilmeyerek pompalanıyor. Seçmen, bu havayı yutacak, sandıktan yine AKP çıkartılacak, Anayasa Mahkemesi kararının, ondan önceki e-bildiri'nin ve meydanlara toplanan laikliğe inanmış kitlelerin demokratik refleksinin rövanşı alınacak...
***
Oysa şöyle düşünmek de mümkün ve son derece mantıklı... Anayasa Mahkemesi kararı, Meclis'te Cumhurbaşkanı seçemezsiniz, demedi ki. 367 şart, dedi. O halde, Cumhurbaşkanlığı seçimlerini mahkeme kilitledi, demek yanlıştır. Bence mahkeme kocaman bir kapı açtı. Kapı şudur: Meclis'teki miletin temsilcileri versin kafa kafaya, bir Cumhurbaşkanı adayında anlaşsınlar, toplasınlar 367'yi seçsinler, olsun bitsin... Partiler, genel kabul görecek bir adayda anlaşamıyorsa, kabahat Anayasa Mahkemesi'nde niye olsun? Dürüst olmak gerekirse, evet, kilitlenen bir kapı var. O kapı, AKP'nin kendi kafasına göre bir Cumhurbaşkanı seçmek istediği kapıdır.
***
Deniliyor ki: Anayasa Mahkemesi'nin kararı siyasi bir karar olmuştur. Doğrudur. Fakat bilindiği gibi hukuk metinleri yorumlara açıktır. Bir yüksek mahkemenin pek de ihtimal verilmeyen bir yorumla verdiği karar, elbette politik sonuçlar doğuracaktır. Doğurmuştur da... Seçin makul bir Cumhurbaşkanı'nı... Sonra da sandığa gidip millete hesabınızı verin. Ama Ankara'da Çankaya'ya çıkacak bir adam bulunamıyorsa, orasını bilemeyiz.