Nokta dergisinde yayımlanan "GenelkurmayAndıcı" ında ismimi görünce, derin bir teessüre kapıldım. 26 Kasım 2006 tarihli andıçta, benim için şöyle yazıyor: "Takvim:Gazeteninakreditasyonunundevametmesiylebirlikte,TSKkarşıtıyazarlarındanNazlıIlıcak'ınTSK'nınbasınaaçıkfaaliyetlerinedavetedilmemesi..." Elbette "TSKkarşıtı" diye nitelendirilen tek kişi ben değilim. Radikal gazetesinde böyle vasıflandırılan 4 kişi var. Sabah gazetesinde de 4 gazeteci "TSKkarşıtı" olarak nitelendiriliyor. Buna mukabil, Posta, Hürriyet ve Milliyet'teki bazı yazarlar için, "TSKkarşıtı" yerine, "askerinsiyaseteolanmüdahalesindenveaskeriharekâtlardanrahatsız" tanımına rastlıyoruz. Acaba, "TürkSilâhlıKuvvetlerikarşıtı" sıfatı, "askerinsiyasetemüdahaleetmesinekarşı" anlamında mı kullanılıyor? Tasnif buna göre yapılmışsa, üzüntü duymama gerek yok. Çünkü her demokratik ülkede, askerin siyasete müdahalesi eleştirilir. Ama, bu çerçevenin dışında bir değerlendirme söz konusuysa, bunu kabul edemem. Çünkü bana göre, "ordukarşıtlığı" ile "vatanhainliği" neredeyse eşdeğerdir. Güçlü bir ordunun, ülkemizin bekasının teminatı olduğunu bilirim. Askeri müdahalelerin orduyu zaafa uğratacağını idrak eden her sağduyulu insan, Türk Silâhlı Kuvvetleri'nin siyasetin dışında kalmasını ister. Nokta'yı okuyunca, eski Demokrat Parti milletvekillerinden Burhanettin Onat'ın yıllar önce Kayseri Cezaevi'nde, hatıra defterime yazdıkları satırlar zihnimde canlandı: "...Omahut27Mayıssabahındanberibaşımızagelenler,birsinemafilmininbirbiriardıncadeğişenvemüziğinkulaktırmalayıcıgürültüsüiçindebirbirinekarışanfragmanlarıgibihayalimdengeçiyor.Kapınınaçılmasıylaberaber,tabancısınıgöğsümedayayanogençteğmenle,arkasındakiosüngülüikiHarbiyeli,sahidenbenimherrastgeldiğimyerdegözlerimleokşadığımsevgiliHarbiyelilermiydi?EvdenilköncegötürüldüğümüzHarbiye'de,bintürlühakaretlebizitartaklayan,küfredensubaylar,enküçükbirkıtasıönümdengeçerken,kendimitutamayıpağladığımogözbebeğimizordumuzun,bizimordumuzunsubaylarımıydı?Biziİstanbul'agötürürlerken,tomsonlarınıgöğsümüzdenayırmayan,hakaretvekindolugözleriylebizeyiyecekgibibakanbuinsanlar,heruçakkazasındagözyaşlarımızlamateminituttuğumuzbizimsevgiliHavacılarımızmıydı?Yassıada'da,etrafımızdaharmandövergibidurmadandönüpdolaşanoharpgemileriningönderindedalgalananbayrak,benimbayrağımmıydı?Onlarneyivekimleriablukayaalmışlardı?Onlarkimdilervebizneidik?.." Andıçta ismimi görünce, Burhanettin Onat'ın duyduğu isyanın aynısını ben de yüreğimde hissettim. Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'a tavsiyem: Gazeteci milletini, "dost" ve "düşman" diye bölmeyin. Basın mensuplarını ve kuruluşlarını kategorize etmeyin. Türk Silâhlı Kuvvetleri'nin zinde ve uyanık kalması için "düşman" gerekliyse, lütfen gözlerinizi sınır ötesine çevirin.