İstanbul Belediyesi ateş hattında
Muhalefet, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni topa tutuyor. Bazı medya kuruluşları da işin içinde kayırma olabileceği izlenimini yaratan haberler yayımlıyor. Zihnime takılan birkaç soruyu, Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'a sormak isterim: 1) Tavukçu Deresi ıslah çalışmasını üstlenen MVM şirketi, taşeron olarak Güntek İnşaat'ı kullandı mı? Müteahhit firmalar, ancak bazı ihtisas dallarında taşerondan istifade edebilir ama, işi topyekûn bir başka firmaya devredemez. Acaba, burada, topyekûn bir devir mi söz konusu? Yoksa, Güntek İnşaat, sadece kendi ihtisas alanıyla ilgili işleri mi MVM adına yapıyor? 2) MVM firmasının 2005 yılından sonra peş peşe 7 ihale kazandığı belirtiliyor. Bunların 5'inin Kamu İhale Yasası'nın 21/b maddesine göre yapıldığı, "acil iş" gerekçesiyle "davet usulüne" başvurulduğu ileri sürülüyor. Bu iddia doğru mu? Doğruysa, başka kimler davet edildi ve neden MVM şirketi tercih edildi? 3) MVM şirketi, Ankara'da bulunan Termikel Şirketler Grubu içinde yer alıyor mu? CHP Ankara Milletvekili İsmail Değerli, aynı grup içindeki Elektromed şirketinin, 1994'ten bu yana Ankara Büyükşehir Belediyesi Doğalgaz Sayacı İhalesi'ni kazanan tek şirket olduğunu belirtiyor. Gerçekten MVM şirketi ile Termikel arasında bir irtibat var mı? 4) Belediyeden ihale alan bazı şirketlerin, inşaatı daha ucuza taşerona devrettiği, sadece MVM'nin değil, başkalarının da bu gibi uygulamalara başvurduğu söyleniyor. Sözgelimi, Kalyon İnşaat, Ömerli-Dudullu Çelik Boru İsale Hattı'nı 12 milyon YTL bedelle üstlenmiş. Ama daha sonra, bu işi, aynı ihaleye katılan Atilla İnşaat'a devretmiş. Böylece açıktan para kazanmış. Bu iddia gerçeği yansıtıyor mu? Yalnız davetiye usulü değil, açık ihale usulünün benimsenmesi halinde de idareye geniş takdir hakkı tanındığı için, görev suistimalleri ortaya çıkabiliyor. Çünkü idare, en düşük fiyatı verene kazandırmak zorunda değil. Bütün fiyatları alıyor, ortalama bir rakam buluyor. İdare, ayrıca maliyeti tespit ediyor. Bilahare, "ortalama rakam"la "maliyet" birbiriyle ilişkilendirilerek, bir fiyat eğrisi belirliyor. Bu seviyenin hemen üstündeki, ihaleyi kazanabileceği gibi, idare, daha düşük fiyat teklif edenleri de inandırıcı bulduğu takdirde, tercih edebiliyor. İdarenin değerlendirmesi çok önemli. Bu yüzden, Ömerli-Dudullu Çelik Boru İsale Hattı'nda en düşük ücreti veren Erçağ İnşaat veya 22 milyon YTL ile en yüksek fiyatı teklif eden Setaş İnşaat değil de, 12 milyon YTL ile 7. sıradaki Kalyon İnşaat ihaleyi aldı. Bunda bir şey yok. Neticede idare, takdir hakkını kullandı. Doğru veya yanlış kullandı, bu konuda bir şey söyleyemeyiz ama, eğer Kalyon İnşaat işini topyekûn Atilla İnşaat'a devrettiyse, bu olmaz. Çünkü, Atilla İnşaat, aynı ihaleye katılmış ve 9.6 milyon YTL'lik teklifi, idare tarafından inandırıcı bulunmamıştı. İdare, "Bu fiyata işi bitiremezsin" dediği için, daha yüksek bir teklife olur vermişti. Daha önce, Dolmabahçe-Piyalepaşa tünelinde, pazarlık usulünün kullanıldığı ortaya çıkmış, Kamu İhale Kurumu, söz konusu ihalenin kanunda öngörülen "aciliyet" şartını karşılamadığını, dolayısıyla usulsüzlük yapıldığını belirtmişti. Kadir Topbaş, halktan özür dilemiş ve aynı şeyin tekrar edilmeyeceğini söylemişti. Topbaş'ın bu taraklarda bezi olmadığını biliyoruz. Bu yüzden, gereken önlemleri ivedilikle alıp, kamuoyunu tatmin edeceği umudunu taşıyoruz.
|