Ekonomide pembe tablo
Cumartesi günü AK Parti'nin "hesap verme" programlarından birine katıldım. İstanbul teşkilâtı, belirli aralıklarla, bakanları davet ediyor ve hükûmet, toplantıya gelenlere, icraatının hesabını veriyor. Geçtiğimiz aylarda Abdullah Gül, dış politikadaki gelişmeleri anlatmıştı. Bu defa Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, ekonomi konusunda bilgi verdi. Unakıtan'dan önce, Prof. Deniz Gökçe, Türkiye açısından umut dolu bir tablo çizdi. Doğrudan yabancı sermaye yatırımlarındaki artışın, (2006 yılında, Ocak-Kasım döneminde 18.8 milyar dolar) ülkemizin istikrarına yabancıların beslediği güvenin bir göstergesi olduğunu söyledi. Gökçe'ye göre, cari açık problem olmakla birlikte, para, eskiden olduğu gibi "kara delikleri" kapatmaya gitmiyordu. Çünkü, bütçe denkliği sağlanmış, iflâsın eşiğine gelen Türkiye, kendisini toparlamıştı. Tek kara deliğin sosyal güvenlik harcamaları olduğu hususunda Unakıtan ve Gökçe mutabık kaldılar. Bu konuda hazırlanan yasa Çankaya'dan dönmüştü. Maalesef, Ahmet Necdet Sezer, "hukuka uygunluk" denetimi değil, "yerindelik" denetimi yapmış ve ülkemizde ortalama yaşama süresinin kısa olduğu gerekçesiyle -Türkiye'nin bir sosyal devlet olduğunu da hatırlatarak- "mezarda emekliliği" uygun bulmamıştı. Oysa hepimiz sosyal güvenliğin, toplanan prim, çalışan ve emekli olan insan hesabına dayandığını biliyoruz.
***
Kimileri, AK Parti'nin başarısının hâlâ, IMF programından ve Kemal Derviş'ten kaynaklandığını söylemeyi seviyor. Ama "tak fişi, bitir işi" metoduyla sonuç alınamıyor. Sadece eldeki program yeterli olsa, Türkiye hiç kriz yaşamazdı. Öyle değil mi? 2001 krizini hatırlayınız. Bir de bugünleri. Türkiye'de bezgin ve umutsuz kitlelerin varlığını kabul etsek bile, çok daha sağlam bir zeminde ilerlediğimizi inkâr edebilir miyiz?