Yayın ilkeleri... Demokles'in kılıcı
Radyo Televizyon Yasası, bir zamanlar kıyamet kopmasına yol açmıştı. Hepimiz, Bülent Ecevit ve Mesut Yılmaz'ın, kanun kazasız belasız çıksın diye, gece, Genel Kurul'da nöbet tuttuklarını hatırlıyoruz. Zaten, tasarı yasalaştı, ardından "diyet" borcunu unutan(!) medya baronları, siyasete yeniden şekil vermek üzere harekete geçtiler, hedef tahtasına da "yaşlı" ve "yarı bunak(!)" diye niteledikleri Ecevit'i oturttular. Sözüm ona, yeni yasa, eskisine göre daha çok "özgürlük" getirecekti. Bunun böyle olmadığını, çünkü gene belirli ilkeler çiğnendiğinde ekranın karartılabileceğini ve en kötüsü, Radyo Televizyon Üst Kurulu'na (RTÜK) lisans iptâli imkanı tanıyan düzenlemenin korunduğunu söylemiştik o zamanlar. İşte Kurtlar Vadisi, bu yüzden yayından kalktı. Bence, RTÜK üyeleri, "Lisansı iptal ederiz" diye gözdağı vermemişlerdir; sadece 3984 sayılı kanundaki yayın ilkelerini hatırlatmışlardır. Kurtlar Vadisi'nde, "vatandaşları, birbirine karşı kin ve düşmanlığa tahrik" suçu işlendiği ileri sürülebilir. Bir başka dizide, "laik Cumhuriyet'in temellerinin sarsıldığı" belirtilebilir. Bir diğerinde, "Atatürk ilke ve inkılapları zarar gördü" denilebilir. Maalesef Radyo Televizyon Kanunu'ndaki yayın ilkeleri, son derece muğlaktır ve bu yüzden de keyfi yorumlara açıktır. Kanuna göre, "devletin bağımsızlığına, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Atatürk ilke ve inkılaplarına" (4. madde a fıkrası) aykırı yayın yapıldığı takdirde, RTÜK, hiçbir uyarıya gerek kalmadan 1 ay süreyle kanalı kapatmakta, tekrarı halinde süresiz kapatma cezası vermekte, bunun ardından da lisans iptâli yoluna gidilebilmektedir. Aynı şekilde "toplumu, şiddete, teröre, etnik ayrımcılığa sevk eden, halkı, sınıf, dil, ırk, din, mezhep farkı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik eden, toplumda nefret duyguları oluşturanlar" (4. madde b fıkrası) ile "kendi çıkarı doğrultusunda yayın yapanlar" (4. madde c fıkrası) hakkında da aynı müeyyideler uygulanmakta. Keyfi kararlara yol açtığı için, yukarıda sıraladığımız unsurları ihtiva eden hükümlerin pek çoğu Türk Ceza Kanunu'ndan çıkarıldı. Buna mukabil, eski 312'nci maddeye benzeyen düzenlemeler de dahil olmak üzere, birçok sınırlayıcı hüküm yayın ilkeleri içinde varlığını sürdürüyor.
|