Araya mı gidiyor?
Gazeteci Hrant Dink suikastından sonra, gerek siyasetin ileri gelenleri gerekse kamuoyunda yazan ve tartışan insanların dikkatsizliği sebebiyle, bir cinayetin korkunçluğu tartışılacak yerde, Türk-Ermeni karşıtlığı ortalığı kasıp kavurmaya başladı. Ey millet!.. Ey meslektaşlar, ey arkadaşlar!..
***
İstenen bu değil miydi? Tarihten geldiği halde artık tarihe karışması gereken bir husumetin yeniden gündeme sokulması ve yaraların kaşınması değil miydi asıl amaç? O halde ne diye hâlâ, biz filancayız, onlar feşmekan diye tartışmayı o yönde derinleştiriyoruz? Niçin?
***
Ukalalık yapmak, isteyeceğim en son şeydir. Lütfen dikkat buyurunuz. Gazeteci Hrant Dink cinayeti, 2 sebeple gündemi sarsmış olmalı ve sorgulanmalıdır: Birincisi, bu cinayet düşünce ve ifade özgürlüğüne karşı işlenmiştir. İkincisi, cinayet, Türkiye'nin güvenliğinden, selametinden ve hukukundan sorumlu kurum ya da kuruluşların katılıp katılmadıkları bakımından sorgulanmalıdır. Yani birçok faili meçhulde olduğu gibi, bu cinayette de karanlık güçlerin parmağı var mı, yok mu, bu önemli.
***
Bilmiyor, görmüyor değilim. Suikastın elbet bu yönü de tartışılıyor, ıskalanmış değil. Ama etnolojik kavramlar ve farklılıkların tartışılması asıl noktayı gölgelememeli... Bizler hep birlikte, ifade ederek yaşama hürriyetimizi koruyamazsak, hep birlikte korkunun esiri oluruz.