Nanoteknoloji
Aşağıdaki yazıda, nanoteknoloji konusunda Prof. Dr. Ziya Güvenç'in düşünceleri yer almaktadır. Okuyucularımızın ilgi ve bilgisine...
***
21-22 Kasım 2006 tarihlerinde Almanya'nın Karlsruhe kentinde yapılan Uluslararası Nanoteknoloji Fuarı, 'Nanofair 2006'ya davet edilen tek Türk konuşmacı olan Prof. Dr. Ziya Güvenç, bu sektörde geri kalmanın Türkiye için ölümcül sonuçlar doğurabileceğini söyledi. Maddeyi, 'atom boyutuna' indirgeme işi olan nanoteknoloji için ABD yılda 3-4 milyar, AB ülkeleri ise 1 milyar dolar harcarken, Türkiye'de bütçe ayrılmadığı belirtildi. Güvenç, nanoteknolojide geri kalınması halinde olabilecekleri şöyle anlattı:
'Zarar göreceğiz' "Nanoteknolojinin etkilerini yüzlerce yıl sonra değil, bazılarının etkilerini önümüzdeki 10-15 içinde, bazılarınınkini ise 40-50 yıl içinde ciddi şekilde görmeye başlayacağız. Buna paralel olarak kendi sanayimize de verdiği zararı göreceğiz. Artık ürünlerimizi satamamaya başlayacağız. Çünkü üretim teknikleri de nanoteknolojiyle birlikte değişecek.
***
Nanoteknoloji, dünyayı ele geçirmeye çalışan güçlerin dışında terör odaklarının da kullanacağı potansiyel bir araç. İşgal etmek istediğiniz ülkeye nükleer silah atın, işgal edemezsiniz. Son derece akılsız olan nükleer silahla tabiatı yok edersiniz ama nanoteknoloji ile üretilen silahlar çok farklı olacak. Örneğin; hedef Türkiye'deki 73 milyon insansa ona göre silahla saldırılır ve sadece o insanlar ölür. Bizim gen haritamızı çizerler ve ona göre uygun silah teknikleri geliştirirler. Bakteri üretebilirler. Gıdamızı da dışarıdan almaya başladık. Tohum alıyoruz. Genetik olarak o tohumun değiştirildiğini test ederek anlayamazsınız. Tohumun gen yapısının nasıl değiştirildiğini nano boyutta analiz etmek zorundasınız. Bu konuda çalışmaların yoksa, uzun vadede Anadolu insanının sağlına zarar verecek ürünler üretebilirler. Biz de bu ürünleri yiyerek hasta bir topluma dönüşebiliriz. Ülkemizdeki bütün ekonomik sorunları çözsek, hiçbir sosyal sorunumuz olmasa bile bu bilim alanında geri kalırsak ülkemizi korumamıza imkan yok.
'Boşa zaman geçirilmemeli' Bu söylediklerim, felaket senaryoları ya da yüzlerce yıl sonra olacak şeyler değil. Boş geçen zamanın, geri kalmışlığın faturası çok ağır olacak. Bunda geri kalmanın faturasını çocuklarımız, torunlarımız ağır bir şekilde ödeyecek. Bu bilim alanında geri kalmak, matbaanın 300 yıl geç gelmesinin yarattığı sıkıntıdan bin kat daha büyük zarar verir. Türkiye'de nanoteknoloji üzerine 8-9 üniversitede çalışan bilim insanları dışında maalesef bir çalışma yok. Almanya'da konuşmacı olarak gittiğim Nanoteknoloji Fuarı 'Nanofair'de her alandaki kuramsal çalışmaların, yaratıcılığa dönmüş olduğunu net olarak gördüm. Bu konuda bizim de bir an önce çalışmalara başlamamız lazım. Yoksa çok geç olacak. Devletin de bu konuya daha çok eğilmesi lazım."