Yargıçlar devletinde miyiz?
Otoyol ve köprü geçiş ücretlerine 31 Ağustos'ta yapılan % 20 ve 33 oranındaki zamlar, Ankara 10. İdare Mahkemesi tarafından durduruldu. Oysa, yargı, ne Anayasa Mahkemesi ne de Danıştay "yerindelik" kararı veremez. Bu hususlar, Anayasa maddesi haline getirilmiş ve yargı organlarının faaliyetine sınır konulmuştur. Anayasa'nın 153'üncü maddesine göre, "Anayasa Mahkemesi, bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tamamını veya bir hükmünü iptâl ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez." Anayasa'nın 125'inci maddesi de idaryargılamayla ilgilidir. Bu maddede açıkça, idarenin takdir yetkisinin mahkeme tarafından sınırlanamayacağı belirtilmiştir: "Yargı yetkisi, idareylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. Yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idareylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez." Hal böyleyken, maalesef yargı organları "çizmeyi aşmakta", siyasetçinin elini kolunu bağlamaktadır. Bu yüzden başörtüsü sorunu da bir türlü çözülemiyor. Ortada bir kanun hükmü var: Yüksek Öğretim Kanunu Ek 17. madde... Buna göre, "kanunlara aykırı olmayan her türlü kılık kıyafet üniversitelerde serbest" ama, Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararlarıyla, Meclis'in iradesi sınırlanıyor. Anayasa Mahkemesi kararıyla Sosyal Güvenlik Reformu rafa kaldırılan, seçim meydanlarındaki vaatlerini Çankaya sebebiyle ve YÖK'ün direnişi yüzünden yerine getiremeyen, köprüye zam dahi yapamayan bir hükûmet, hiç olur mu?