Kendi düşen ağlar mı?
Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı Devleti'nin Orta Doğu'daki geniş topraklarını kaybetmesine yol açmıştı. İngiltere, Kuveyt Emiri Mübarek Şah'ı, ülkesine bağımsızlık tanıyacağı, Mekke Emiri Şerif Hüseyin'i de Büyük Arap Devleti'nin başına geçirip, İslâm halifesi ilan edileceği vaadiyle isyana sevk etti. Sonunda Birinci Dünya Savaşı'nın galip devletleri (İngiltere, Fransa, ABD), kendi çıkarlarına uygun olarak Osmanlı'dan miras kalan toprakları yapay sınırlarla birbirinden ayırdılar. Ürdün, Suudi Arabistan, Kuveyt ve Irak'ın sınırları 1922 yılında, masa başında, İngiliz memurlar tarafından çizildi. Bu suni devletlerden biri olan Irak, 1513'ten 1917'ye kadar Musul, Bağdat ve Basra eyaletleri adı altında Osmanlı Devleti tarafından yönetilmişti. Birinci Dünya Savaşı sırasında İngilizler bu toprakları işgal etti; bir süre manda yönetimi devam etti, sonra da Irak, Şerif Hüseyin'in oğlu 1. Faysal'ın yönetimine verildi. Faysal, Osmanlı Meclis-i Mebusan üyeliği yapmıştı. 1. Faysal... oğlu Gazi... onun oğlu 2. Faysal... General Kasım'ın askerdarbesi ile kraliyetin son bulması; Hanedan üyelerinin öldürülmesi... Albay Abdülselam Arif'i devlet başkanlığına getiren bir başka darbe... Tümgeneral Ahmet Hasan Bekr'in liderliğinde yeni bir ayaklanma, ihtilâl ve... Nihayet 1979'da Saddam'ın, Bekr'den devlet başkanlığını devralması. Saddam, ülkesinin zengin kaynaklarını savaşta yok eden, kurduğu zulüm devletinde, hak, hukuk, adalet tanımayan bir diktatördü. Ama Saddam sonrası Irak, çok daha olumsuz gelişmelere sahne oldu. Kimbilir daha neler yaşanacak! Bir zamanlar Mezopotamya, medeniyetlerin beşiği idi. Sümerler, Akadlar, Babil Krallığı, Asurlar... Şimdi etnik ve mezhep çatışmalarının beşiği oldu. Orta Doğu'yu bu hale, İngilizler'in oyununa gelen bazı muhteris Arap yöneticiler ile, onları sorgusuz sualsiz izleyen cahil kitleler getirdi. Osmanlı'nın tesis ettiği dengeler yıkıldıktan sonra yeni bir düzen kurmak bir daha mümkün olmadı.