31 Mart ve irtica
31 Mart vakası da, "iman tazelemek" için kullanılan bir başka tarih. 2. Meşrutiyet'in muhafazası için, Selânik'ten İstanbul'a gelen Avcı taburlarının küçük rütbeli zabitlerine, kıtadan yetiştiklerini anlatmak maksadıyla, "alaylı" diyorlardı. Bunlar, geleneklerine bağlı, padişahı seven kişilerdi. Yüksek rütbeli İttihatçı subaylar ise (mektepli), iyi eğitim görmüş, pozitivist dünya görüşüne sahip kimselerdi. İttihatçı subaylar, "Askerlerin namazı talimdir" gibi gerekçelerle, sert ve anlamsız disiplin gösterisine kalkışıyor, dinsembol ve adetlere karşı saygısız davranıyordu. "Alaylı-mektepli subay" tartışması ve değerler çatışması huzursuzluk yarattı. Bir yandan Derviş Vahdeti, Volkan gazetesinde din adına kışkırtıcı yazılar kaleme alıyordu. Serbesti, Nizam, Tanin gibi gazetelerde de ağır eleştiriler çıkıyordu. 6 Nisan 1909'da, Serbesti gazetesi yazarlarından Hasan Fehmi Bey, Galata Köprüsü üzerinde tabanca ile öldürüldü. Bu cinayeti İttihat ve Terakki'nin işlediği kanaati doğdu. İşte bu ortam içinde Avcı taburlarına mensup askerler ayaklandı. İsyan, Hareket Ordusu'nun İstanbul'a gelişiyle bastırıldı. 2. Abdülhamit'in tasfiyesine, İttihat ve Terakki'nin büyük bir nüfuz kazanmasına yol açan 31 Mart vakasını, İttihat Terakki liderleri "irticanın başkaldırısı" olarak kamuoyuna sundu. Bugün hâlâ aynı noktadayız. Çünkü İttihat ve Terakki'nin manevi takipçileri aramızda yaşıyor.