Davul hükûmette, tokmak Anayasa Mahkemesi'nde
Anayasa Mahkemesi'ni anlamakta güçlük çekiyorum. Hükûmet yıllarca süren bir gayret neticesinde, Sosyal Güvenlik Reformu'nu gerçekleştirdi ve bütün sigortalıları tek çatı altında toplamayı amaçladı. Buna paralel olarak da beşikten mezara kadar ücretsiz bir Genel Sağlık Sigortası Kanunu çıkarttı. Anayasa Mahkemesi, emeklilik yaşını kadınlarda 58, erkeklerde 60'a çıkaran ve 9 bin gün prim ödeme şartı getiren kanunu, sadece memurlar açısından iptâl etti. Mahkemenin bu kararı, tam da bizim eleştirdiğimiz bir anlayışı sergiliyor. Memurları, diğerlerine göre daha üst bir konuma koyuyor. Öte yandan, emeklilik yaşı yükseltilerek ve ödenecek prim miktarı artırılarak, gelir/gider dengesi kurulması hedefleniyordu. Bu şekilde Genel Sağlık Sigortası finanse edilebilecekti. Anayasa Mahkemesi, tasarruf sağlayan kalemlerin bir bölümünün yürürlüğünü durdurdu; harcama kısmına ise dokunmadı. Bazı arkadaşlarımız, Radikal'den Fatih Özatay'ın yazısına değindiler. Özatay, çok doğru bir noktaya parmak basıyor: "Emekli Sandığı'na bağlı olarak çalışan memurlar, SSK ve Bağ-Kur kapsamında olanlara kıyasla çok daha az sayıda (% 18'e % 82). Oysa 2005 yılında Emekli Sandığı'na bütçeden aktarılan kaynak, diğer 2 kuruma aktarılan kaynağa denk." Böyle bir Anayasa Mahkemesi düşünebiliyor musunuz? Zaten imtiyazlı olan bir sınıfı, daha da imtiyazlı hale getirmek üzere iptâl kararı veriyor. Üstelik hükûmetin binbir güçlükle hazırladığı bir reform paketini berhava ediyor. Bunu yaparken de, sırtında yumurta küfesi olmadığı için, bütçe üzerinde yaratacağı yükü düşünmüyor.