Biz savaşı sevmedik hiç, çocukları sevdik.
Yamalı çingene çadırı gibiydi pantolonlarımız.
Bildiğimiz masallardan toplardık sevinçleri.
Hiç büyümeyen çocukluğun peşine takılırdık.
Büyükler gözlerimizden öperdi, "Su gibi aziz olun" derlerdi, "Su gibi ömürlü."
***
Biz savaşı sevmedik hiç, tabiatın şenliklerini sevdik.
Annelere çeşmelerden su taşımayı.
Kelebeklerin kanatlarına takılmayı.
Dostluğu, kardeşliği, bir Anadolu kilimine işler gibi işlemeyi.
Açık hava müzelerindeki eskimiş uçakları sevdik.
***
Biz savaşı sevmedik hiç.
Köpek ağlamalarının uykularımızı kaçırdığı geceleri sevdik.
Ağlayan çocukların sesini ninni belleyen anneleri sevdik. Mahalle imecesini.
Asker taşıyan trenlere el sallamayı.
Kimsesizler mezarlığındaki ölüleri sahiplenmeyi...
Kapısının anahtarını üzerinde bırakan komşuluğu sevdik.
***
Biz savaşı sevmedik hiç, oyunlarda bile.
Savaşın süsüdür ölüm.
Kim bilir kaç çocuğun yarım kalan hikayesidir bombalar.
Siren sesleriyle kaç çocuk uyanmıştır uykusundan.
Kaç çocuğun bombalardan ödü patlamıştır, ciğerleri patlamıştır.
***
Biz savaşı sevmedik hiç, yalınayak çocukların dizlerindeki yaraları sevdik.
Kutsal bir yolumuz vardı, sevgi dolu.
Güneşle bir olup, silahların gölgesini bile bozduk.
Sırlarımız vardı, kendimize sakladık.
Sokaklarda kaç define haritası bıraktık, "Savaşa hayır" dediğimiz için.
Hakkımız helaldir sokaklarımıza.
Belediye başkanlarına haram olsun!
***
Biz savaşı sevmedik hiç!
Savaşı sevmeyenleri sevdik.
Çocukları, çocuk kalanları...