Yönetmenler: Pahalı şaraplar içerler, alın terini sek içerler. Gazeteciliğin ahlakına ilişkin, ahlaksız dosyaları mevcuttur.
Maşalar: Çıkarları eşelemek için mutlak ihtiyaç.
Şuh kadınlar: Bir düğme daha açarlar gömleklerinden. Cümleleri dar ve topukludur.
Namuslular: Anaları ağlar. "Aybaşı gelmiyor, kimden borç alsam acaba?"
***
Enteller: Mutfağa girmeyi reddeden ve bulaşıklarını gerçek emekçilere yıkatan züppeler.
İhaleciler: Utanmalarına, sıkılmalarına gerek yok, itibar onlara.
İhtilalciler: Demokrasiye bıçak çekip, postalın içinden yazarlar. Sahte karanfilleri vardır, ezmedikleri çiçek kalmamıştır.
At sinekleri: Politik dışkılarla beslenirler. Onların ne gerçek demokrasiyle, ne temizlikle zerre kadar ilişkileri yoktur.
Ekrancılar: Aşina çehreleri, yalama olmuş söylemleriyle, reklam kuşağında bile konuşamadıkları için çıldırırlar.
Yalakalar: Her iktidarda yeniden programlanırlar. Kadifeden keseleri vardır.
Çeteciler: Kendilerinden olmayana hayat hakkı vermezler. Sadık bir köpek gibi, tasmalarını ellerinde taşıyacakları adamları, sırtında taşırlar.
***
Parakatürcüler: Karikatürün yasasında yalaklık yoktur ama bunların çizgilerinde, ne onur, ne haysiyet ne insanlık vardır.
Şeytan markaları: Bunlar özellikle patronlarını kazıklarlar. Üç kuruşluk televizyon dizisini on katına pazarlar, gerçek emekçinin bir bardak çayına bile göz dikerler.
Kurt adamlar: Özel gecelerde ortaya çıkarlar. Depremle kankardeş yaşarlar.
Penguenler: Keşke kendilerini gösteren bir aynaları olabilseydi.
Garibanlar: Uç uç böceğim, annen sana terlik pabuç alacak.
***
Bu mesleğin özü...
"Gül ağacı değilem, her gelene eğilem!"