
Eskiden adetti
Babıali'de. Yeni başlayan muhabir adaylarını genellikle ya
adliyeye çıkarır ya da
polise indirirlerdi . İnmek çıkmak tabirleri tamamen gazetelerin
Babıali Yokuşu'ndaki konuşlanmasından mülhemdi.
Adliye Sarayı az biraz yukarıda,
Emniyet Müdürlüğü binası (Sansaryan Han) ise aşağıda yani,
Sirkeci' deydi çünkü.
O zaman çırak olarak işe başlayan stajyer muhabirler, ustalarının çantasını taşımaktan, gazete idarehanesine film götürüp getirmeye, müteferrika önünde nöbet tutmaktan, kısımları birer birer dolaşmaya mecburdu.
MUCİT AMCA Yine o zamanlar ne polisler ne usta ya da çırak polis muhabirleri ne de kamuoyu mesela hortum gibi, Balina, 'Paraşüt' vesaire gibi adlar verilen operasyonların hayalini bile kuramazdı. Çünkü böyle suçlar, böyle ortamlar yoktu. Bilgisayar marifetiyle ne suç işlenebiliyor ne de suç ortaya çıkarılabiliyordu. Çünkü bilgisayar sadece
James Bond filmlerindeki o yaşlı mucit amcanın matrak buluşlarının fantezisiydi.
Peki, o zamanın polisi ve polis muhabirleri daha çok ne ile iştigal ederlerdi? O zamanın şimdi hayli masum gibi kalan suçları ve bu suçların işlenme şekli nasıldı? Bir anlatsam hem güler hem de:
"Nerde eski suçlaaar?" dersiniz. Hadi biraz çıtlatayım da herkes nostalji yapsın. Suçların türleri:
Kaldırımcılık, Arpacılık, Zarfçılık, Muslukçuluk, Tırnakçılık, Sövüşçülük, Otel ve plaj hırsızlıkları, Definecili Tavcılı, Şıkşık, papel ve fitilcilik şeklindeydi.
Eski bir polis muhabiri olarak bir gün bütün bu suçların nasıl işlenip, nasıl tezgahlandığını anlatırım size. Ama az aşağıda ve bugünlük mesela sadece zarfçılığı anlatayım da bilenler anımsasın, bilmeyen öğrensin.